RUHUN SOKAK GÜRÜLTÜSÜ DÜŞ RİTMİNDE

THE DIN OF STREET SPIRIT SOUNDS IN THE RYTHME OF DREAMS

21 Mart 2009 Cumartesi

Outro/Düş Kaydı


Rüya: Savaştayız.

Herkes üniformalı, farklı farklı üniformalar var ama bir şekilde kökenlerimiz akrabaymış, birbirimizin dilinden anlıyoruz. her yer çamur. Dikenli teller var. Öyle kalabalık ki, sıra sıra koşarak hareket ediyoruz, ve herkes düşman gördüğü yeri işaret ediyor, tam olarak ne yapmaya çalıştığımızı, nereye gittiğimizi görmek imkansız. yalnızca hayatta kalmaya çalışıyoruz. silahlarımız eski. ama yine de otomatik tüfekler.

Kadın erkek yaşlı herkes var, Türki cumhuriyetlerden ve kıbrıstan gelen birlikler de var, biz anadoludayız sanırım. Çok güzel bir kadın var. Kısa sarı saçlı, incecik zarif yüz hatları var, çocuksu, birbirimize aşık olmuşuz. Yalnız bir kocası varmış, kötü bir adammış. Boşanmışlar ama o savaş zamanında bile nereye gitsek bizi takip ediyor, biz hep o kadınla birlikte hareket ediyoruz. Ben kumralım. Saçlarım belime kadar, üstüm başım dökülüyor, yırtılmış orasından burasından. Yanımda o adını bilmediğim kadın oldukça mutluyum gülüyoruz ve yaşama bağlıyız. Adama ve savaşa rağmen. Genellikle yağmur yağıyor. Sevişiyoruz. Herkes sokaklarda ve düzenli hareket ediyor. Aramızdan ölenler oluyor ama ölenlere üzülecek vaktimiz yok hiç. Yol almalıyız. Tren rayları görüyorum. Raylarda yürüyoruz. Arkamızdan yine o adam yürüyor, biz yine neşeliyiz. aniden çiçekli, küçük çocukların çok olduğu bir yere geliyoruz, burada benim yapacaklarım çokmuş, ilerleyip bir sürü insanla konuşuyorum, yemek götürüyorum, sonra sevdiğim kadını kaybediyorum, bir daha hiç göremiyorum. Adama ne oldu bilmiyorum.Bir kamptayım. Esir değilim ama dışarı çıkamıyorum.

Genç bir savaşçı cocuk var. Açık kumral saçları var, haberci sanırım. Beni tanıyor, uzak duruyor ama aramızda soğuk bir şey var. O sonra rüyanın ilerleyen bir yerinde ölü bir balık gibi suda ters dönüyor ve omzunda ölü balığı görüyorum, kendisi gibi… balık ölü, çocuk artık suda yaşıyor. Kamptan çıkmanın bir yolunu buluyorum. Dışarısı çok kalabalık. Varoşa benziyor, Evler tek katlı ve dökük. Sanırım birliğimi arıyorum ya da katılabileceğim bir birlik. Kalabalıkta güç bela ilerleyerek tren istasyonuna varıyorum. tepemizde helikopterler var. tenin üstüne tırmanıyorum. sonra beni uçuşa hazırlıyorlar. kendimi görüyorum. genç bir adamım. uzak doğuluya benziyorum. Korelilere.

Trenin üstüne ileriye doğru uzanmışım, arkdamda iki üç kişi beni tutuyor, kollarımda uçuşumu kolaylaştıracak içi hava dolu lastikler ve rüzgara bırakıyorlar. uçuyorum. Garip bir görüş algısı var böyle bir uçuşun, alışılmadık, daha önce yaşamadığım türden birşey. manevra kabiliyeti öyle gelişmiş ki kumaş inceliğinde kıvrılabiliyorum istediğim yöne, fakat bu da hiçbir şeymiş...

Trenlerin içinde üstünde insanların arasında gölge gibi hareket edebiliyorum. Hızdan yalnızca gökteki bulut gibi beyaz bir gölge bırakıyorum ve o beyaz gölge bile genellikle herhangi bir göze yakalanmadan yok oluyor.Artık uzakdoğuda bir yerdeyim. Hızlı tramvaylarla hareket ediyor insanlar. Yine çok kalabalık. Ve yer altında yaşıyoruz. Yer altı, ,nanılmaz büyük bir yer. Buradaki yaşama dayanamayan, uçmaya kalbi dayanamayan korkudan ölen çocuklar görüyorum. Burada yüzüm onlara benzemesine rağmen, aslen geldiğim yer ve hareketlerimdeki farklılık itibariyle yabancıymışım. İstediğim gibi uçamıyorum artık. Burada mekan ve yapılanma çok farklı çok başka bir ustalık gerektiren henüz bilmediğim bir uçuşu gerektiriyor. Elektrik akımı veya su, hava, kısaca maddenin boşluklardan çok hızlı genellikle var olan bütün yönleri hızlı kullanarak takibi zor, neredeyse imkansız bir grafikle hareket gerektiriyor, artık geldiğim yerde kullandığım içi hava dolu plastik burada işe yaramıyor şimdi ellerimde yarasavari bir perde var, çok küçük ve hızlı hareket ediyorum, ilk günlerim mekanı keşfetmekle geçiyor, pek çok kez benden usta insanlara yakalanıyorum, sobeleniyorum. Ama kısa zamanda var mı yok mu olduğumu anlayamayacakları kadar ustalaşıyorum, bir kız var, eğitimci. o da uçuştan. Yerlatı uçuş öğretmeni : ) gibi bir şey. bir adamla buluşacakmış sözde. iyi uçtuğunu anlaşabileceklerini söylemişler ona. ama kızın beklediği kadar iyi değil çocuk. Birbirlerini yer altında kaybediyorlar. Cocuk kızı kaybediyor. Biz kızla o kadar uyumlu uçuyoruz ki. simetrik hareketlerle inanılmaz bir dansın parçası oluyoruz, artık ne yapsak birbirimizin aynası gibiyiz.

Burada uyanıyorum.

Unutmak istemeyeceğim bir rüyaydı.

Dün gece.

Hiç yorum yok: