RUHUN SOKAK GÜRÜLTÜSÜ DÜŞ RİTMİNDE

THE DIN OF STREET SPIRIT SOUNDS IN THE RYTHME OF DREAMS

26 Aralık 2010 Pazar

Yıkım 2011 sergi alanından görünümler/scenes from the exhibit venue


                   Entrance hall-genereal view/ kapı giriş-hol-genel görünüm


                           A bigger room at the front-facade/ ön cephe-salon

                                      Front-facade-small room/ ön cephe-küçük oda



     Front-facade-small room with a balcony/ ön cephe- küçük oda, balkon dahil


                                              Back-facade-room/arka cephe-oda

                                         Bathroom-kitchen/banyo-mutfak



                                          Exterior of the building 1/bina dış1

                                          Exterior of the building 4: bina dış 2

Yıkım 2011 sergi alanından görünümler/scenes from the exhibit venue

fotoğraflar: İmagiro

25 Aralık 2010 Cumartesi

Kollektif Collages



S.E.T/İzmir şenlik kolu by Zozangemilerördü&
S.E.T/Izmir carnival branch by Zozangemilerördü&
S.E.T/Izmir la branche carnaval par Zozangemilerördü&



dünyaya "çöl" denir/"it is said desert for the world/on dit le désert pour le monde"
gerçekle hesaplaşmamız bitmedi/"the figth with reality is not over/le combat avec la réalité n'est pas fini

Aralık/November 2010


İzmir

21 Aralık 2010 Salı


YIKIM 2011
DESTRUCTION 2011
 "Trailer"

by Altkomşu

Yaşamlarınızı Geri Çalın-steal back your life/ Feral Faun

Ekonomi -yaşamın üzerinde hayatta kalmanın tahakküm altına alınması- tüm diğer tahakküm biçimlerinin sürdürülmesi için esastır. Kıtlık tehdidi olmadan, insanları gündelik çalışma ve maaş rutinine itaat etmeye mecbur etmek zor olurdu. Bizler ekonomikleştirilmiş bir dünyada doğduk. Mülkiyetin sosyal kurumu kıtlığı gündelik bir tehdit haline getirdi. İster özel isterse komünal olsun mülkiyet, birinin istediği veya ihtiyaç duyduğu şeyi basitçe almak yerine, genel olarak sadece ekonomik değişim biçiminde kabul edilmiş olan bir izin istemesinin beklendiği bir durumu yaratarak bireyi dünyadan uzaklaştırır. Bu şekilde, yoksulluğun farklı seviyeleri zengin için de dâhil herkes için garanti edilmiş olur, çünkü sosyal mülkiyet kuralı altında birinin sahip olmaya müsaade edilmediği şey birinin sahip olmaya müsaade edildiği şeyin ötesine geçer. Yaşam üzerinde hayatta kalmanın tahakkümü sürdürülür.


Yaşamlarımızı kendi kendimize yaratma arzusunda olan bizler, toplumun sürdürülebilirliği için esas olan bu tahakkümün saldırmamız ve yıkmamız gereken bir düşman olduğunun farkındayız. Bu anlayışla, hırsızlık ve ev işgaline asi bir yaşam projesinin bir parçası olarak önem verilebilir. Refah programları, hayırsever yemeklerini yemek, çöplerden yemek ve dilenmek düzenli bir iş olmadan hayatta kalmamıza yardımcı olabilir, ama onlar ekonomiye hiçbir şekilde saldıramaz; aksine ekonominin içinde yer alırlar. Hırsızlık ve işgal etmek de hayatta kalma taktikleridirler. “Yuva hakkını” veya işgal evlerini yasallaştırmayı talep eden işgalciler, “işlerini” diğer işçiler gibi kıymetsiz eşyalarını biriktirmek için yürüten hırsızlar -bu insanların ekonomiyi yok etmek gibi bir niyetleri yoktur.- onlar sadece malların adilce dağıtılmasını isterler. Fakat asi bir yaşamın parçası olarak işgal eden ve hırsızlık yapanlar bunu ekonomik mülkiyetin mantığını hiçe sayarak yaparlar. Kendi yaratmadıkları bir dünyanın taleplerine baş eğerek selamlamayı veya bu mantık tarafından dayatılmış kıtlığı kabul etmeyi reddeden, bu gibi asiler, imkân olduğunda herhangi birinden izin almadan arzu ettiklerini alırlar. Toplumun ekonomik kuralına meydan okuyarak, kendi dünyamızın bolluğunu geri alırız -ve bu bir ayaklanma eylemidir. Sosyal kontrolü sürdürmek için, bireylerin yaşamları çalındı. Biz de çalınan yaşamlarımız yerine, ekonomik olarak hayatta kalmayı, çalışmanın ve maaşın sıkıcı var oluşunu elde ettik. Yaşamlarımızı ne geri alabiliriz ne de onlardan dilenebiliriz. Sadece geri çaldığımızda kendimizin olacaktır – ve bu izin almadan istediğimiz ne varsa almak anlamına gelir.

Willfull Disobedience #2. sayıdan
kaynak: ecotopiannetwork
...........................................................................

steal back your life


Economy -- the domination of survival over life -- is essential for the maintenance of all other forms of domination. Without the threat of scarcity, it would be difficult to coerce people into obedience to the daily routine of work and pay. We were born into an economized world. The social institution of property has made scarcity a daily threat. Property, whether private or communal, seperates the individual from the world, creating a situation in which, rather than simply taking what one wants or needs, one is supposed to ask permission, a permission generally only granted in the form of economic exchange. In this way, different levels of poverty are guaranteed to everyone, even the rich, because under the rule of social property what one is not permitted to have far exceeds what one is permitted to have. The domination of survival over life is maintained.


Those of us who desire to create our lives as our own recognize that this domination, so essential to the maintainence of society, is an enemy we must attack and destroy. With this understanding, theft and squatting can take on significance as part of an insurgent life project. Welfare scamming, eating at charity feeds, dumpster diving and begging may allow one to survive without a regular job, but they do not in any way attack the economy; they are within the economy. Theft and squatting are also often merely survival tactics. Squatters who demand the "right to a home" or try to legalize their squats, thieves who work their "jobs" like any other worker, only in order to accumulate more worthless commodities -- these people have no interest in destroying the economy...they merely want a fair share of its goods. But those who squat and steal as part of an insurgeent life, do so in defiance of the logic of economic property. Refusing to accept the scarcity imposed by this logic or to bow to the demands of a world they did not create, such insurgents take what they desire without asking anyone's permission whenever the possibility arises. In this defiance of society's economic rule, one takes back the abundance of the world as one's own -- and this is an act of insurrection. In order to maintain social control, the lives of individuals have to be stolen away. In their place, we received economic survival, the tedious existence of work and pay. We cannot buy our lives back, nor can we beg them back. Our lives will only be our own when we steal them back -- and that means taking what we want without asking permission.

-- from Willfull Disobedience #2

17 Aralık 2010 Cuma

free Destruction





Yıkım 2011 etkinlik mekanından görünümler/scenes from the venue of Destruction 2011

13 Aralık 2010 Pazartesi

IF IT SEEMS somewhat ridiculous to talk of revolution...




IF IT SEEMS somewhat ridiculous to talk of revolution, this is obviously because the organized revolutionary movement has long since disappeared from the modern countries where the possibilities of a decisive social transformation are concentrated. But all the alternatives are even more ridiculous, since they imply accepting the existing order in one way or another. If the word “revolutionary” has been neutralized to the point of being used in advertising to describe the slightest change in an ever-changing commodity production, this is because the possibilities of a central desirable change are no longer expressed anywhere. Today the revolutionary project stands accused before the tribunal of history — accused of having failed, of having simply engendered a new form of alienation. This amounts to recognizing that the ruling society has proved capable of defending itself, on all levels of reality, much better than revolutionaries expected. Not that it has become more tolerable. The point is simply that revolution has to be reinvented.


Internationale Situationniste #6 (August 1961)
Translated by Ken Knabb

Devrimden söz etmek gülünç geliyorsa, toplumun kökten dönüştürülmesi ihtimallerinin güçlü olduğu modern toplumlarda, örgütlü devrimci hareketlerin uzun bir süredir ortadan kaybolmuş olmasındandır. Ama var olan düzeni şu ya da bu biçimde kabul etmek anlamına geldiği için devrim dışındaki herşey çok daha gülünçtür aslında. ‘Devrimci’ sözcüğü, reklâmcılıkta, sürekli kılık değiştiren bir metada yapılan ufacık bir değişikliği anlatacak kadar yansızlaştırılmışsa eğer, bütünsel ve arzulanabilir değişim ihtimallerinin artık hiçbir yerde dile getirilmeyişindendir. Bu gün devrimci tasarı, tarih tarafından başarısız olmakla, yeni bir yabancılaşmaya yol açmakla suçlanıyor. Bu, egemen toplumun kendisini, gerçekliğin bütün alanlarında, devrimcilerim beklediğinden çok daha iyi bir biçimde avunduğunu kabul etmek anlamına gelir; yoksa egemen toplumun daha katlanabilir hale geldiğinden değil. Devrim yeniden yaratılmalı, hepsi bu.


çeviri: Nurdan Gürbilek

11 Aralık 2010 Cumartesi

Küfret/Swear


cins is going on swearing at the society, reality, dogmas...
street action by cins
aralık/december 2010
Kadıköy-İstanbul

9 Aralık 2010 Perşembe

street ready-made



30 Kasım 2010, S.E.T toplantısı arasında  keşfettiğim ready-made
nov. 30 2010 ready-made discovered during the SET meeting.

atık- kentsel dönüşüm, belediye-yıkıntı, benzin-molotof...
skip-urban transformation, municipality-ruins, oil-molotov...

(BJK-İstanbul)

Bay Perşembe

ses

iz..

6 Aralık 2010 Pazartesi

S.E.T in 7. ölümcül günahı Zozan Gemilerördü

konuştuğuma bakma sen
yastığıma ağlarım ben!*
*nazan öncel


bu çağ kendi leşlerini kendi üretiyor geceleyin
sabahleyin ansızın bağırıveren ezan gibi tükürüldük
ki sonrasında çok da güzel girilir doktor'a
bazen ekşişehir aman eskişehir bazen izmir
bazen konstantinopol islenir bazen ankara
bu çağ gece gece kendi leşlerini çok da başarılı,
üretiyor tükürüyor üretiyor tüketiyor ki sonrasında
çok da başarılı bir giriş yapılabilir doktor'a,
aman doktor canım doktor derdim, paşam doktor
derdime bir çare.

bizim çocukluğumuz şehir çöplüklerinde yakıldı
bizim çocukluğumuz cin ali'den önce sabahattin âlî
bizim bâb-âli çocukluğumuz fesleğenli torunluğumuz
ben ananemi gömmeden kendimi gömdüm yu nov?
yani bazen münasebetsizce çıkagelen bir hatıra
bazen diyorum dört kutsal kitap dört kutsal şehir
bu çağ leşyiyici hüman'ların çağı daha aşağı daha daha
dünya benim için bitmiştir, daha da gelmem dünyaya
bizim çocukluğumuz dijitalize bir çöplük
ondandır alkole elektronik müziğe ve junk'lara bu düşkünlük.

bu çağ kendi leşlerini çok başarılı bir prodüksiyonla
ve arkada koskocaman bir yaylı orkestrası inceden
sanal bebekler olarak peydah banal şebekler dünyasına
ben ahmet derim erhan derim kaya derim arif derim hakim bey
siz, afedersiniz ama, hala cümhursikişseanslarında
bana bunlarla gelmeyin şekerim bana bunca heykel
bana sabah saat onda belki bir soğuk bira
bugün de ölmedim anne'lerle gelin bana
bu çağ kendi leşlerini çok güzel pişirip
çok güzel bir servisle yediriyor yine kayıp çocuklarına.

ben bu şiirden ve bi dolusundan da artık çok sıkıldım
kol saatlerinizi ve sizi çok seviyorum!

şaka şaka!

-------------------------------------------------------------------------

yeni başlayanlar için ölüm ya da bu şiir için minisözlük:

doktor: sabah ezanı da bu rembetiko şarkısı da sabâ
makamında olduğundan olsagerek; bol alkollü sabahlamaların
son jeneriği olarak, sabah ezanının bittiği notadan girildiğinde
çok kıyaktır. sonrasında huzurla(!) uyunabilir.
hüman: kişioğlu.
ahmet erhan/kaya/arif: ortak noktaları sonsuz sıkıntı olan
bek üçlüsü.
hakim bey: âhir zaman anarkobuda'sı.
cümhursikişi: bknz. ece ayhan!
bugün de ölmedim anne: bknz. ahmet erhan
kolsaati:

-saatin var mı?
-evet.
-bana verir misin?
-işte.
-(saati pencereden atarak): zamana ihtiyacımız yok.
şimdiden sonsuzluğun içindeyiz.

---------------------------------------------------------------------

zozan gemilerördü, 21 mart '10, istanbul


Kıvılcım Haritaları


İsyanlar çağında düşleri için son kez tırmanıyor Sysphus!



İtalya Portekiz İspanya Hollanda Londra'ya kıvılcımları sıçrayan yüzyılın ilk liberter ayaklanma şiirini ateşle yazan Atina'lı dostları bir kez daha selamlıyoruz !






''Biz isyan uzmanlarıyız. 
Zorunlu olduğumuzda başvuramayacağımız hiçbir eylem biçimi yoktur. ''







      Geleceğin belirsiz görüntüsünde isyan şenliği rüyalarımızı 
                                             sürdürüyoruz !





S.E.T