RUHUN SOKAK GÜRÜLTÜSÜ DÜŞ RİTMİNDE

THE DIN OF STREET SPIRIT SOUNDS IN THE RYTHME OF DREAMS

29 Aralık 2009 Salı

Şiir de Yeni Dalga, Yükseliyor!


3 yıl önce birleşik-kollektif bir sanat eylemi için ‘mutant sanat manifestosu’nu yayınlamıştık. Aynı sürecin sonucu olarak önce Sürrealist Eylem Türkiye doğdu ve 2009 da bir ortak duruş olarak Şebeke.

Şiirin kapalı kapılar, entel sofralar, masabaşı devrimlerinden ve her şeyden önce kağıt üstünden kurtulması, hayata dönmesi, sokağa inmesini savunduk. Bizim için yaratı eyleminin özü şiirdir ve kuramsal bir durum ötesinde aynı zamanda bizim dünyaya bakışımızla, her şeyimizle ilgilidir. Çünkü biz, şiirin hakimiyetinde, şiir gibi bir hayat için bu dünyayla/toplumla mücadele ediyoruz.

Şiir sadece kağıt üzerinde dizeler değildir, bir tuvalde, bir fotoğrafta ya da bir graffiti’deki şiiri görmek, açığa çıkarmak gereklidir. Bu açıdan Sürrealist Eylem’in sokağın sanat eylemine hayata döken Aktif Kollektif içinde olması şaşırtıcı değildir. Ya da Şebeke de 17 yaşındaki Wide ile Nurhak’ın yan yana basılması.

Erekte Şiir Hareketi, şiirin sokak ile dansında ileri bir karakol olma uğraşıdır. Şiir şişeler içinde şehrin sokaklarında seyre çıkmış, markör ya da sprey boya ile direkt duvara yazılmış, sticker ve afişlerde kolajla-action paint ile birleşmiş, şiir somutlaşmıştır.

Bu çabalara verilmiş ciddi bir teorik destekte Şenol Erdoğan’ın manifestosal makalesi ‘yeni şehir, yeni sanat ve şiir’dir(bkz: Underground Poetix 4). Bu metin sokağın sanatı ile yeni şiirin bir ve aynı şey olduğunun altını kalınca çizen ve meselenin teorik yapısını boşluk bırakmadan dolduran bir muhtevadadır.

Yükselen Dalga Yükseliyor

Harlem takımı ya da Dinar Bandosu, üşenmeyelim sayalım;

İzmir de yeni şiirin 3 kare ası: Amokachi ilerde hep yalnızdı, Maocu sex ve hayrat başında bir pesimist ile Aras keser; yeni şiirin dil sihirbazı, imge çapkını… Gelenek ile bağı olan ama yeni şiiri üreten yaratıcı bir şair olarak Onur Akyıl; basmane enternasyonel, saray sineması ve bir poker masasında alınan karar ile… Naif duyarlılığı, keskin zekası ve güçlü imgesi ile Zozan Gemilerördü. Sonuna dek liberter ve erosun diliyle.

Durun bitmedi: lirik şiiriyle Ozan Durmaz, yazarak büyüyen Öykü Tk, hayta Özgür Asan, eşit ve Ş’deki çalışmalarıyla yeni şiire yeni alanlar açan Denge Esentürk, şiir yazdığı gibi şablon da sıkan Hande Çıvgın…

Ankara, başkent göbeğinde elleri beline yakın ince uzun, tatlı bir cadı, yeni şiirin büyücüsü Amelis. Özgürlük sevdası hiçbir hücreye sığmayacak Baran.

Eskişehir de ve global yollarda Giz, Kan-dil şiir fanzinin yaratıcısı Harun Atak, şimdiden uzun yol almış Şakir Özüdoğru, Emre Cengiz ve Nur İpek Önder.

Bursa’dan rap ritmiyle seslenen Murat Pakten ve Hande Asi. Çanakkale den ses veren Mustafa Işık.

Tarih ve tine yakınlığıyla Şenol Erdoğan, ışıldayan şiiriyle Selçuk Gürkan, Beat nefesi Hakan C. Arslan. Kadıköy den rap’leyen, dilim dilim dilleyen Ayşegül. İlk kitabı ile ana akımın kabul etmek zorunda kaldığı yeni şiirin ilk temsilcisi olarak Kaan Koç. 17’lik güzel insan Nurhak Kaya ve 15’lik Büşra Kurtar.Yorulmak bilmeyen savaşçı Emre Varışlı. Umut Taylan, Emre Sert, Ömer Akay, Fantom, Alper T. İnce, Köledoyuran… (otomatik yazıyorum şu an anmayı unuttuğum ‘sıkı şiir’ler affetsin)

Gözlerinizi kapatın, kulaklarınızın uğultusuna şaşmayın!

Yeni dalga sokaklardan; kaldırım taşlarından, izbe barlardan Alsancak Adasının çimlerinden, Porsuk’un güzel gözlü kızlarından, Çanakkale saat kulesi meydanından, Bayrampaşa da bir doğrultmacının dükkanındaki rap müzikten, fanzinlerden, Cins’in graffitisinden patlıyor.

Foça’ya otostopla, Eskişehir’e trenle geçenler. Sırt çantasına hayat sıkıştıranlar, sarhoş kafayı işkenbeci de açanlar, bilimkurgu okuyanlar, dub ve mohikansız punklar, sabahlayanlar, ayakta sevişenler; yeni şairler, dikkat!

Sular yükseliyor, yeni dalga büyüyor.

Sürrealist Eylem Türkiye

28 Aralık 2009 Pazartesi

Sürrealistler de -Toplum Düşmanı-diyor



Ülkemizin çorak düşün-eylem alanına yeni vearıza bir ses olmak için Toplum Düşmanı projesi gündemde.
Sürrealist Eylem Türkiye de sergi-gösterim-sokak aktivasyonu-fanzin-performans-blog gibi geniş bir mecrada ses veren, Toplum Düşmanı projesinin bir parçasıdır...

'Daha 1928 tarihinde Nadja romanın yazılmasına neden yaşanmışlık döneminde psikiyatri kurumuna en sert eleştirilerde bulunduğunu da hatırlayarak. Bunun sonucu olarak psikiyatristler tarafından bir karşı karalama kampanyasının hedefi de olmuştur. Bu suçlamalar hakaret ile başlayıp Breton şahsında cinayeti teşvik iddiasına değin sürmüştür. (biliyorum ki eğer deli olsaydım ve günler boyu hapsedilseydim, aklımın başında olduğu bir anlık süreyi şunlardan birini öldürmek için kullanırdım, tercihen bir doktoru/Nadja-A.Breton)'
Rafet Arslan

24 Aralık 2009 Perşembe

Tılsım No:1/ Ody Saban


Çiçekli Vapur,Kâgıt üstüne çini murekkebi

21 Aralık 2009 Pazartesi

Birgün gazetesi- loser dosyası yanıtı

Rocker-Anarşizmin diye bir kavram bence, Türkiye’deki gösterinin hakimiyetindeki sözde muhalif dile ait bir kavram. Dünya literatüründe bu tip kavramların birleştirildiği, beraber anıldığını düşünmüyorum.

Loser-tutunamayan-kaybeden insanlar, toplumun gerçekliğinin vahşeti içinde, yazamayan-düşünemeyen-eyleme geçemeyen yalnız ve mutsuz ruhlardır bence. Sistem kadar, toplum içinde var olamayan, muhalefet denilen toplamada sığışamayan insanlardır. Hazin hayatlardır ve bu insanların akademinin, kültür endüstrisinin ‘entelektüelleri’ tarafından sömürüldüğünden bahsedebiliriz. Ve bu insanların sokağın, loser’ların, Gerçek yeraltı var oluşların istismar edilmesine artık bir son verilmelidir.

90’ların sonuna kadar İstanbul da, 20000’lerin başlarına kadar İzmir gibi şehirlerde canlı bir yer altı hayatı ve buna bağlı kültürü vardı. Fakat gelinen aşamada her şey gösterinin oyun sahasına geçmiş, kavramlarının içi boşaltılmış durumdadır. Yer altı şu an için satışa çıkmış bir kavramdır. Şu an için ülkemizde liberter bir yer altı yaşamı yoktur, yaşanan yer altı kurtlar vadisidir.

Karşıt kültür hareketi, kültür endüstrisinin tüm bu sömürü hareketinin dışında var olan, mücadele eden bir harekettir. Tırnak içinde sanatçılar, entelektüeller, muhalifler kaybedenlerin magazini üstünden kendilerini var etmeyi, alan açmayı, kar sağlamayı bırakıp; karşıt-kültür cephesinde savaş vermelidirler. Gereken şey tüketmek değil üretmek, popüler kulvarların onaylayıcı ruhundan reddiyenin cephesine geçmektir. Bu tutum kaybedenlerin sessizliği bir çeşit sivil itaatsizliğe çevirebilir ve oradan bizlere karşı sürekli bedensel ve ruhsal şiddet üreten sisteme/topluma karşı şiddet hayata geçebilir.

Bu noktada solun kötümserliği, belli bir idrak sürecinin doğal neticesi olabilir. Liberter bireyler ve onların kolektif hareketi olarak ‘sol’ bu yalan, sinizm, sanallık ortamında kötümser olmak zorundadır. Sürrealistler 20’li yılların sonunda kötümserliğin örgütlenmesi çağrısını yapmıştı ve bu gün yaşanan durum W. Benjamin’in ‘ölülerimiz bile payını alacak’ dediği aşamadır, gören gözler için tek kelime ile vahimdir. Kaybedenlerin folklorik bir öğeden çıkarılıp, birer mevzi yoldaşı haline getirilmesi yaşanan gerçeklik terörüne karşı direniş için bir adım olacaktır.

Rafet Arslan

19 Aralık 2009 Cumartesi

almanya da büyük sürrealizm sergisi


http://www.surrealismus-ludwigshafen.de/

bu bir situasyonist sergi degildir (new videos) 1-2-3

http://www.youtube.com/watch?v=R22tTnF2gmY

http://www.youtube.com/watch?v=bSYqv2Ox4sM

http://www.youtube.com/watch?v=u2cbylbrf94&feature=related

18 Aralık 2009 Cuma

Şebeke 2



Geçen sayımızın tasarımı sevgili Onston’a aitken, yeni sayımızın tasarımını Barış Çetinkol yaptı. Çıkacak her sayımızda farklı dostlar tasarım masamızda olacaklar.
Bu sayının kapak, arka kapak ve ön-iç kapağında Ferzan Aktaş’ın illüstrasyonlarına yer verdik.

Gözde Genç, bize göre S.Faik ile Poe ekolleri arasında yer bulan ‘sıkı’ öyküsü otostopçu ile Şebeke’de. İlk sayımızdaki gibi şiire olabildiğince geniş yer ayırdık. Özellikle Amokachi şiiri ile ses getiren Aras Keser’in yeni şiiri Maocu Sex ilgi çekecektir. Ayrıca, Zozan Gemilerördü’nün İzmir’in eshot otobüs hatlarına yazdığı şiirler bu sayıda 209 ile devam ediyor. Jack London’ın pek bilinmeyen Bilimkurgu yazarlığına dair bir makale, Ayşe Özkan’dan bir Allen Ginsberg çevirisi yanında, Şenol Erdoğan da önemli bir metniyle Şebeke’nin konuklarından.

Şiir/metinleriyle: Ali Kartal, Amelis, Ozan Durmaz, Öykü T.k, Baran, Ersin Şen, Fantom, Umut Taylan, Nurhak Kaya, bay Perşembe, Ayşegül, Emre Cengiz, Suat Başkır, Özgür Asan.

Görsel Çalışmalarıyla: Onston, Cins, Edok, Wide, Rad, Emr3, Bob Arcthor, Dilana Petrowa, Zeynep Özkazanç…

Son aylarda iyice belirginleşen fanzin patlaması ne yazık bizi pekte ümitlendirmiyor. Belli duruşu, tepkisi olmayan, egosal fotokopi neşriyatın fanzin kabul edilmesi ironiktir. Bu noktada kendi içinde-içeriğinde tutarlı Dahke, Atonom, Kan-dil gibi fanzinleri öne çıkarmak, seçici olmak gereklidir. Legal basılmayan her şey fanzin değildir, keza legal basılan her şey de sistem içi değildir (bkz Underground Poetix). Biz de ömrümüz yettiğince fanzin çıkarmaya, karşıt-kültürün parçası olmaya, sokakları süslemeye, arıza çıkarmaya devam edeceğiz.

Fanzinimizin 2. nüshası İzmir de Hayalbaz’da olacak. Kadıköy ve Taksim de elden dağıtım yanında, ulaşamayanlar için Mephisto’lara da bırakılacak. Ayrıca kısa sürede Ankara ve Eskişehir’e de ulaştırmaya çalışıcaz. Başka dilek-istek olursa lütfen Şebeke’ye ulaşın


Umut ve sevgiyle…

Şebeke
Aralık 2009

Küçük İskender’in Söz Hakkı!

2 aylık şiir dergisi Yasak Meyve’nin son sayısında (kasım-aralık) geçtiğimiz aylarda bir anma toplantısında yaşanan tatsız olaylar ile ilgili metinler yer aldı. Fakat nedense bu metinler tek tarafın sözüne yer veren, diğer tarafı peşinen yok sayan bir
muhtevada olmasını, en az olay kadar üzücü bulduk. Biz bu anmada değildik, kim haklı-haksız tarafında değiliz; çünkü taraf değiliz ve tutulacak tarafı olmayan, nereden tutsan elinde kalan durumlara dahil değiliz.

Ama, her şeye rağmen sadece İskender’e yüklenip ve içerisinde realist şiirin 2 geleneksel ismine sayfalarca yer veren bir yasak meyve, nasıl cennetten kovulacaktır(ki önemli bir liberter yayında da görev almış, belli bir duruşu olan editöre sahipken)?
Ki aynı dönemde genç bir spor yazarı köşesinde İskender’in bir şiirinden alıntı yapması sonucu ‘ipne’ ilan edilmişken. Gerçeklik terörünün her alanda, hepimizi kuşattığı bir dünyada, sistem-dünya-toplum ile değil, insanların bir birleriyle mücadele etmesinin savunusu olamaz.

Ve, Türk toplumcu-gerçekçi şiirinin ödevi İskender’i her fırsatta itip-kakmaya mı çalışmaktır? Toplumcu değil toplum düşmanı, gerçekçi değil Gerçeküstücü olunmadır!

S.E.T

16 Aralık 2009 Çarşamba

ölümün kadını

en yükseğe...

15 Aralık 2009 Salı

Belgrad 6'lısı "Uluslararası Terörizm" ile Suçlanıyor!

11 Kasım 2009

IWA/AIT sekreterleri ve Sırp yoldaşlar bize az önce kötü haberleri ulaştırdılar, Belgrad'lı 6 anarko-sendikalist 5 Ekim'de yakalandılar ve o günden bu yana "uluslararsı terörizm" suçundan göz altında tutuluyorlar. 15 yıl hapis ile yargılanacaklar. 25 Ağustos'ta Yunanistan konsolosluğu duvarına yapılan graffitti ve sadece bir camı kıran petrol bombasını fırlatmakla suçlanıyorlar. Bu konuda Sırbistan hükümetinin elinde hiçbir kanıt yok, sadece bu olaya bir suçlu bulma çabasıyla bunu yapıyorlar. Doğrusu bu konuda Paris ve Belgrad'daki uluslararası polisler çok farklı değiller. Sanırız aynı eğitimden geçmişler...

Bu yüzden yoldaşlarımız şimdi uluslararası terörizm ile suçlanıyorlar. Bu da yakın zamanda birkaç aylık hücre hapisinde tutulmaları anlamına geliyor.

Yoldaşlarımızın hala bu karara itiraz edecek bir yol bulma şansları var. Detaylı bilgi yakında gelecek.

Bu arada, en kötü senayro şu an gerçekleşmiş durumda. Savaş çok uzun ve zorlu olacak ve yoldaşlarımızın dayanışmaya ihtiyacı var.

Ayrıca avukat ücretleri de aşırı derecede yüksek, eğer finansal yardımda bulunmak isteyenler olursa aşağıdaki adresten CNT AIT'e arkasında “Solidarité Belgrade” yazan çeklerini yollayabilirler.

CNT AIT
108 rue Damrémont
75018 PARIS

ps:
http://asi.zsp.net.pl/

13 Aralık 2009 Pazar

Extramucadele Saldırı ve İsmiyeli'nin Bayrağı


Dostumuz Extramucedele'nin web adresine yapılan faşizan saldırıyı protesto ediyoruz. Bu saldırıyı yapanlar, Extramucedele'nin özgür imgesi karşısındaki kendi güçsüzlüklerinin altını çizmişlerdir.

Extramucadele bu saldırıya uğradığı günlerce, büyük-majör sanatçımız Balkan Naci'nin bayrak çekmesini ne kadar kara mizah kalıbı içine alacağız?

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetay&Date=&ArticleID=968897

Hertürlü milliyetçiliğe karşıyız; protesto yapıyorum diye otobüsteki kızı yakan idraksizliği de, gösteri yapanlara ateş açmayı güvenlik önlemi bilenleri de. Her türden ırkçılık ölümcüldür, öldürücüdür!

S.E.T.

11 Aralık 2009 Cuma

Bu Bir Sitüasyonist Sergi Değildir Video

Bölüm 1



Bölüm 2



Bölüm 3



Bölüm 4



ps: video için verdiği emekten teşekürler Berat Faika

10 Aralık 2009 Perşembe

no more clouds



Resim: ONSTON
Lirik: Bay Perşembe

3 Aralık 2009 Perşembe

Bashfully Persian


Bashfully Persian

Unfounded, foggy chateaux street,
There all my hands are unclothed, floundering,
Hidden and chapfallen at the bodily mountains.
Like a flood streaming around,
Sweet basils, dancing on breasts,
In every smell, blows the fragrant mind.

For centuries stringed up by the kings,
Aesthetic mind and the woman's luminescent belly...
A weak ivy droops dead.
Whispering breaths burn to never.
By the green hills, boiling bottle wanders around,
As I color the tavern path for myself.

From your feet shedded the sky,
As ages lie down to where we'd laid;
Judas kiss, spinous nose pin, intra muros...
From this last window that passed by,
My palms rise to moon,
But engage forever inside.

In my pockets starts bleed dim,
A violet frazzle at dawn,
Swinging opiums in my eyes...
Under the sleeping sands, rises up;
A Persian pot of my terrene dreams,
Shatters into a rough epoch;
The solitude pulls you out.

Through all the lands of the tears,
This off scene play,
Has always been bushfully applaud...

Ozan Durmaz

Yazan/Written by: Ozan Durmaz
Çeviri/Translation: Ozan Durmaz
Orjinal Metin/Original Text: "Utanarak Pers" by Ozan Durmaz