S.E.T'ten Hemen Önceki Sürreal Durum
S.E.T 2007 Nisan'ında sessiz sedasız yola çıkmadan önce mart ayında SLAG-Londra Sürrealist Eylem Grubuna verilen mülakat..
SLAG ile yapılan bu ilk mülakatta doğal olarak her konuya derinlemesine girilmemiştir. Daha sonra irdelenecek bir çok konu ana hatları ile ortaya konmuştur. Örneğin Şeyh Bedreddin'den Hallac-ı Mansur'a, üstad Siyah Kalem'den Hayyam'a doğu topraklarının tarihsel Sürreal birikimine girilmemiştir.
Daha önce mülakata SLAG'in adresinde ver verilmişti:
http://robberbridegroom.blogspot.com/2007/02/situation-of-surrealism-in-turkey.html
SLAG
1- Sürrealizmin Türkiye'de su andaki durumu nedir? Türkiye'deki Sürrealistler için açık vekolektif çalismalar ne kadar zordur veya kolaydır?
R.A.
Öncelikle Türkiye sürrealizminin temsilcisi olarak değil, bir sürrealist olarak ve bir duruş olarak Düzensiz adına sizleri yanıtladığımı açıklamak istiyorum.
Türkiye de açık yada kapalı bir sürrealist grup hiç olmamıştır. Hareket ise içine praxisi de alan bir geniş alana tekabul eder ve bunun ülkemizde bir karşılığı olamamıştır. Tek tek sanatçılardan bile bahsetmek zordur. Çünkü sürrealizmin temel manifestolarını okuyup, sanat aktivitesini bunların üzerine inşa eden sanatçıların sayısı çok azdır. Ressam Yüksel Arslan, Cihat Özegemen gibi sürrealist manifestoları okuyup Anadolu geleneği ile birleştirmeye çalışan ressamlar olmuştur. Tekil yürütülen faaliyetlerdir bunlar ve genelde estetik üretim ile kısıtlı kalmışlardır. Sanat dışında aktivist bir sürrealizmden bahsetmek mümkün değildir.
Kıssaca Türk sanatı, edebiyatı gerektiğinde Sürrealizmi kullanılacak bir imge deposu olarak kullanmıştır; onu ve onu yaratan zihinsel iklime kafa yorulmamıştır. Sürrealizmin düşünsel kara kutusunu oluşturan Freud, Lacan, Reich, Fourier gibi isimlere düşünce dünyamız gereken ilgiyi gösterememiştir. Tıpkı bilimkurgu gibi Sürrealizm de bu ülkede yeraltına itilmiş, onu anlama çalışan çok az insan olmuştur. Modernizm döneminde toplumcu gerçekçi anlayış yüzünden gündeme alınmayan Sürrealizm, post-modern dönemde ise totaliter ilan edilmiştir. Bu günün bir çok kavramsal sanatçısı aktivizme, kolektif üretime karşıdır.
Sürrealizmi başında papa figürü olan , geçmişe ait angaje bir sanat olarak algılama eğilimi yaygındır. Oysa sadece Marx, Freud, Troçki değil, Fourier’den gelen ütopyacı kök ya da diğer liberter kökenleri kavranamamıştır.
Örneğin son 10 yılda Tan Tolga Demirci’nin kısa filmleri, metinleri ve kurduğu e-posta grubu (sürrealismus) üzerinden bir faaliyeti olmuştur. Fakat bu faaliyet kişiseldir. Bir hareket olmayı hedeflememiştir yada öyle bir yola açık değildir.
Bizim Düzensiz üzerinden faaliyetimize bu noktada bir hareket gözüyle bakılabilir ama yenidir, etki alanı sınırlıdır. 21.yüz yılın başında Sürrealist devrimin ruhuna sadık kalmayı ne ölçü de başarıyoruz; bilmiyorum. Zaten Düzensiz hiçbir zaman saltık bir sürrealist fanzin olarak kendini ifade etmedi. Sürrealizmin dışındaki radikal unsurları da kapsayacak bir duruş sergiledi. Egemen liberal marketing sanat anlayışına karşı bir nevi birleşik cephe örmeye çalıştı. Sadece sanatsal, elitist bir söyleme karşı sanatçı değiliz savaşçıyız –dendi. Gündelik hayattaki olağanüstüne dair araştırmalara girişildi, kolektif oyunlar oynandı. Rastlantı kavramına vurgu yapıldı. Paris komünü, 68 mayıs gibi sürrealist ruhun patlama anları ele alındı. Dada, anti-sanat akımları, Durumcu Enternasyonel, Art Brut üzerine tartışmalara girildi.
Önce İzmir ile başladık ardından farklı illerden arkadaşlara ulaştık, insanlara önce sürrealizmin ne olmadığını anlatmak zorundaydık. Ne rasyonel burjuva mantık ne de yerli metafizik düşünce sürrealizmin kök salacağı düşünsel iklime izin vermişti. Bu yüzden Sürrealizm denilince; insanların kafasında sürrealizm yerine başka saçma sapan şeyler akla geliyor. Bunu aşmak için sürrealizmin ne olmadığından yola çıkıp, ne olduğunu anlatmaya çalıştık; en azından iyi niyetli genç yaratıcılara. Leziz ceset ya da otomatik yöntem ile düzensiz üzerinden tanışan bir çok insan oldu. Tablolarına, metinlerine Sürrealizm girmeye başlandı, sürrealizm üzerine metinler ile düşünce ve tartışma ortamı küçükte olsa oluştu.
Aktivist hareket içinse ne yazık ki hala erken…. Gelişen kapitalist sanatçı mantığı, sorgusuz kabullenilen post-modern model ve ona bağlı kavramsal eğilimler sonucu kolektif olmak çok zorlaştı. Herkes bir sanat markası olma derdindeyken kolektife vurgu yapan tek eğilimi Düzensiz savunuyor. Ve inanın çok yorucu ve yıpratıcı sonuçları oldu hep kollektifte ısrarımızın. Ama ısrar etmeye devam edeceğiz.
SLAG2-Türkiye'deki sürrealist hareketin tarihçesinden bahsedebilir misin?
R.A.
Üste anlatmaya çalıştığın sebeplerden böyle bir tarihi yazmak çok zor. Fikirsel ve eylemsel sürrealizmin yokluğunda sanat formunu aşmaya çalışmış örnekleri vermeye çalışalım. Şiirde önce Orhan veli’nin başını çektiği Garip akımı, ardından şair ve liberter politik bir figür ve etikçi olan ece ayhan’ın ve ressam/şair İlhan Berk’in bulundukları İkinci Yeni şiir akımında sürrealizmi gündeme almışlardır. Ece Ayhan klasik solun toplumcu gerçekçi egemen bakış açısı yüzünden sürrealizmin bir nevi yasak altında olduğunu tespit etmişti. Ancak 50’li yıllarda büyük Türk öykücüsü Sait Faik Maldoror’un bir bölümünü çevirmesi önemli bir etki yapmıştır. Ece Ayhan bu etkiden de bahsetmiştir.
Fransız sürrealist grubun önemli temsilcisi yüksel arslan resim geleneğine karşı olan bir ressam ve sürrealist olarak öne çıkar.
Onun dışında Ömer Uluç, Cihat Özegemen, Mustafa Horasan’ın bazı resimlerinde sürrealizm belirgindir. Fakat saydığım bu ressamlardan Özegemen sürrealizmi ülkeye uyarlama yönünde bir çabaya soyunmuştur. Son yıllarda Extramücadele’nin bazı çizim çalışmalarında güncel bir sürrealizmin etkileri gözükmektedir.
Şu an Düzensiz ekibinden Can Yeşiloğlu, Sürrealist tavrı bizimle paylaşıyorlar. Edebiyat anlamında sürrealist metinler yazan Perşembe ve Ayşe Özkan var. Sanatını sokağa vuran Cins gerek yapıtı, gerekse yapıtın ardındaki düşünsel duruş olarak sürrealist düşünceyle birleşir. Düzensiz ile dialog da olan arkadaşlardan Bora Akıncıtürk, Süleyman Handan, Eren Barış’ın üretimlerinde de benzer yaklaşımlar görülür.
Sinema da ise daha önce andığım Tan Tolga Demirci’nin başta Alfabetik Düşler ve Hayatımın Özeti olmak üzere kısa filmleri dışında Sürrealist örnek vermek güç. Ayrıca Demirci Sürrealist metin de üretmektedir.
Edebiyatta Süreyyya Evren teknik olarak, Mehmet Açar ise tinsel bir bağ ile sürrealizmi yansıtmaktalar. Şiirde Ece Ayhan geleneğinden gelen genç şairlerin yapıtlarında Sürrealizm etkileri görülmektedir. Düzensiz de metinlerine yer verdiğimiz Gözde Genç, Hande Koçak ve Ali Kartal yazınlarında ve düşünce dünyalarında sürrealizmin etkisi açık görülür.
Fotoğraf alanı diğer sanat alanlarına göre sürrealist örneklerin yoğun üretildiği bir alan. Sürrealist resim yada yazın yaptıklarını söyleyen insanlar bulunmazken, bir çok fotoğraf sanatçısı sürrealist ürün verdiklerini söylemektedir. Şahin Kaygun fotoğraflarında bu etkiye rastlarız. Yada Düzensiz’in dostlarından Süleyman Handan toplumsal sürrealizm kavramını ortaya atıp, bu yönde üretimler yapmaktadır.
SLAG3- Türkiye'deki sürrealistlerin şu andaki öncelikleri nelerdir, ne tür aktiviteler içinde bulunuyorlar? Sürrealizmin hangi tarafını daha çok vurguluyorlar ya da geliştirmek için çalışıyorlar?
R.A.
Sürrealist devrimin ruhundaki kolektivizm, dayanışma, tinsellik, politik radikal tahayyül, eros, düşlerin saygınlığı, şiirselliğe vurgu bizim için hep başat değerler oldu.
Bizim fanzin, sokak sanatı, sergi ve yazın faaliyetlerimiz var. Zihinsel ilklim ve yaşama sürrealizmin girmesi uzun bir koşu olacak. Sürrealizmin sanatsal ve aktivist yönünü eşit olarak yada bir tutarlılık içinde ortaya koymaya çalıyoruz. Başlangıç olarak plastik sanatlar ve edebiyatta sürrealist bir damar oluşturmaya çalışıyoruz. Sokağın sanatı bir duruş olarak benimsendi, Aksanat merkezinin bir markete çevrilmesi gibi protesto eylemlerinde düzensiz adıyla yer alındı.
SLAG4- Türkiye'deki sürrealizm için gelecekteki beklentiler neler?
R.A.
Doğru tanınmak, kendini ifade edebilmek, bir hareket olabilmek, aktivist tutumu öne çıkarmak.
SLAG5- türkiye'deki sürrealistlerin daha geniş uluslararasi sürrealist hareketle ne türde ilişkileri var?bu ilişkilerin gelecekte nasil gelişmesini umarsiniz? herhangi bir yerdeki sürrealistler sizi desteklemek ya da siz onlari desteklemek icin neler yapabilirsiniz?
R.A
Düzensiz üzerinden yanıtlayabilirim sorunuzu. Tan Demirci arkadaşın geniş dış ilişkileri var ama onun adına konuşmam yanlış olur.
İçinde yer alan bir türk arkadaş sayesinde kısıtlı da olsa Seattle sürrealist grup ile temasımız oldu.
Londra hareketi ise aktivist vurgu ile ruhsal bir bağa sahip olduğumuz bir Sürrealist grup. Bu yüzden Londra hareketi ile dialogtayız.
Son olarak Portekiz grubundaki arkadaşlar bizimle temasa geçtiler, yapacakları bir etkinlikte üretimlerimizle olacağız.
Zaman içinde bu dialoğlar artacaktır. Dayanışma, ortak üretim ve eylemler gündeme gelmeli. Bu dialogları insanlar ile paylaşmak, tartışmak, tartıştırmak önemli. Ayrıca karşılıklı metinlere yer verilebilir, yapılan sanatsal üretimler/eylemler karşılıklı tanıtılabilir. Yapılan aktivitelere işler gönderilebilir.
Türkiye deki sürrealizmin var olma ve doğru tanınma sorununun çözümü için uluslar arası bir çalışmaya ihtiyaç var.
Mart 2007
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder