RUHUN SOKAK GÜRÜLTÜSÜ DÜŞ RİTMİNDE

THE DIN OF STREET SPIRIT SOUNDS IN THE RYTHME OF DREAMS

30 Aralık 2007 Pazar

Roland Barthes/Zevk Hesabı (Fourier Üzerine)

Zevk Hesabı


Çeviri: Gözde Genç

Fourier’in tüm kuramlarının altında yatan temel kavram ne adalet, ne eşitlik, ne de özgürlük değildir. Fourier’in yapısal zeminini oluşturan kavram zevktir.

Fouriercilik de bir mutluluk öğretisi[1] değildir. Fourierci mutluluk (pozitif mutluluk) en basit anlamıyla zevktir: “aşk özgürlüğü, güzel yiyecekler, kaygısızlık ve Medeni insanların imrenmeye bile cüret edemeyecekleri tüm gerçek zevklerdir –cüret edemezler çünkü medeni felsefe onlara zevkin kötü olduğunu öğretmiştir-.”[2] Fourierci anlayışa göre, hayvani zevk öncelikle damak tadıdır. Tabiatıyla, zevkin en büyük iki kaynağı Aşk ve Yemek’tir ve bu ikisi hemen her zaman atbaşı giderler; yine de Fourier erotik özgürlüğü birinci sıraya koyduğu halde onu yiyecekleri ( kompostolar, limonatalar, kavun, armut, mirliton[3] …) tarif ettiği gibi iştahla ve detay vererek tanımlamaz. Zaten öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, Fourier’in üslubu bile başlıbaşına bir zevktir; coşkuyla, heyecanla, sözcüklerin zenginliğiyle, oburca iştahlı betimlemelerle katmerlenen bir dil kullanır. (Neolojizmin[4] erotik bir tarafı vardır, bu yüzden bilgiç kişilerin şimşeklerini üzerine çekmekte üstüne yoktur.)

Fourier’de zevk her şeyden önce pratiktir, ilk bakışta kendini gösterir. Nedenlerin değerlerin, formalitelerin, alışkanlıkların, mazeretlerin karmaşasından kolayca sıyrılır, tamamen kendine özgü ve saf bir biçim bulur, bir manyaklık ( ayak bileği kaşıyıcı, bok yeyici ve “koca bebek”[5]) asla tarafların aldığı zevkten ayrı düşünülmez ve bu zevk asla zevkin kendisinden başka hiç bir anlam taşımaz (saçmalık, uygunsuzluk, zorluk gibi şeyler olaydan uzaktır); kısacası olayın saf haline iliştirilmiş bir metonim bulunmaz. Zevk neyse odur ve ondan başka bir şey değildir. Özün diğer her şeyden ayrı tutulması sembolik bir tören niteliğindedir, hatta denebilir ki müzelik bir orjidir: arzulanan şeyin basit bir ifadesinden ibarettir, aşıkların en dikkat çekici yerlerinin sergilendiği bir ‘seans’tır. “Bu nümayişte göğüsleri güzel olan bir kadın göğüslerini açar ve diğer yerlerini örter…” (Bu taslağın fetişist karakteri üzerinde durmaya gerek yok, bu zaten açık, Fourier’in niyeti analitik değil, ancak etik olabilir, Fourier fetişizmi o aşağılayıcı sembolik anlamıyla almamak yüceliğini gösterir: o da bir çılgınlıktır ama diğer çılgınlıklardan ne daha aşağı ne de üstün değildir.)

Fourierci zevk kötü olmaktan uzaktır: Sadistik anlamı düşünülürse, maruz kalan kişiyi üzen sıkan bir şey değildir, tam tersine sıkıntıyı üzüntüyü dağıtır, Fourier’in zevk tanımı tam olarak “insana iyi gelen şey” dir. Örneğin aşk mücadelesinde (ya da oyununda, ya da gösterisinde), bu şekilde ifadesi pek zarif kaçmasa da, bir bayrak ya da lider bulunmaz. Yine de, Uyum sağlandıktan sonra bile, aşk acısı çekenler olabilir, o zaman bütün bir toplum durumu düzeltmeye çalışır: aşkta hüsrana mı uğradın, red mi edildin, Baccanthes[6] ile Adventuress[7] ve daha nice zevk ortağı çevreni sarar, sana yol gösterir, uğradığın zararı telafi etmeye çalışırlar (Fourier buna iyilikseverlik egzersizi der.)


Fakat biri zararlı bir eğilim gösterirse, buna kimse izin vermez. Saldırgan zevklerin yolu her zaman tıkalıdır, oysa Uyumlu eğilimlere tüm kapılar açıktır, sadizm ise yine bir kabulden ibarettir: Madam Strogonoff’un kötü bir huyu varmış, güzel kölelerinin memelerine iğne geçirirmiş. İşte bu ters-tutkudur. Madam Strogonoff farkında olmadan kölesine aşık olmuştur; Uyum Saffik[8] aşkı onaylayarak ve öne çıkararak onu sadizmden vazgeçirebilirdi. Son bir tehlike de doygunluktur: “İştahı sürekli kılmak için ne yapmalı? İşte Uyum politikasının sırrı buradadır.” Bu sır çift taraflıdır: ilk olarak sürekli değişiklik önerilir, (toplumun beslenme kuralları et, meyve çeşitleri ve çok az ekmek yemeye izin verir), bu insanı sağlamlaştırır, hep aynı zevkle yemesini, daha kolay hazmetmesini ve daha çabuk acıkmasını sağlar; ve ikinci olarak sürekli farklı şeylerden zevk alınması sağlanır (insanın hiçbir işle iki saatten fazla meşgul olmasına izin verilmez). Arka arkaya yaşanan tüm bu küçük zevkler toplamda sürekli ve yekpare zevki oluştururlar.


Burada elimizdeki tek şey zevktir ve bu her şeyin üzerindedir. Zevk ölçülemez, sayılması da mümkün değildir, aslında doğası gereği aşırıdır. (Sandığımızın aksine yanlış olan fazla zevk almak değil, yeterince zevk almamaktır.) Bu kıstasın ta kendisi ölçüt olmalıdır: “duygu” zevkle ilintilidir: “Arzu eksikliği duyguyu azaltır,” ve “duyguyu artırmanın tek yolu tam anlamıyla tatmin olmaktır”: Freud-karşıtı bir yaklaşım: “duygu” bir eksikliğin başka bir şeye dönüştürülmesinin yüceltilmesi değil, tam aksine doyumun doruğunda yaşanan bir patlamadır. Zevk ölümden güçlüdür (ölümden sonraki hayat şehevi zevklerle doludur), bu yaşamla ölümü birleştirir (ölümdeki mutluluk ancak yaşarken mutlu olmakla mümkündür, bunlar bir şekilde sıralıdır: dünyadaki yaşamı mutsuzsa ölü mutlu olamaz; bu son derece cömert bir anlayıştır, hiçbir dini eskatalogyanın[9] cüret edemediği bir ‘bağış’tır). Son olarak, zevk, toplumsal organizasyonun da değişmez kanunudur: kötü anlamıyla tüm toplumun mahvına sebep olmakla birlikte, ( New Lanark’daki Owen deneyi[10] için de “fazla yeğin” denmiştir, çünkü bu insanlar çok sefildi) geliştirici bir tarafı da vardır ve iyi anlamıyla zevki yaşatmak Devlet’in görevidir (burada anılan zevki başıboşlukla karıştırmamak gerekir: bu Fourier’in Uyum’unu günümüzde hakim olan ve başıboşluğu dizginlemek uğruna zevki acımasızca karalayan Devlet anlayışından –neyse ki- ayırır). Sonuçta zevk bir hesap olmaktan çıkıp bir faaliyete dönüşür ki Fourier’a göre toplumsal sevk ve idare işlevinin en üst mertebesi budur; bu hesap tüm toplumsal kuramlarda olduğu gibi, işi zevke dönüştürmeyi ( ve boş zaman için işi askıya almamayı) öngörür: Medeniyet içinde işi zevkten ayıran engel yıkılır, ortak değerlerde (paradigmatik) bir çöküş yaşanır, hoş karşılanmayan şey istenen bir şeye (örneğin vergi vermek “işi başından aşkın bir annenin bebeğinin ihtiyaçlarını gidermek için gerekeni külfetli olsa da isteyerek yapması” gibi cazip bir göreve) dönüşür, ve zevkin kendisi alınıp satılabilen bir değer haline gelir. Çünkü Uyum Angelicate[11] adıyla yüceltilen kolektif fuhuşu tanır ve barındırır: bu da bir bakıma topluma faydalı, ve güçlü bir enerji odaklanmasına imkan verir.


Zevk Tek olduğuna ve başlıca görevimiz zevki açığa çıkarmak olduğuna göre: Fourier tek başına herkese karşı (özellikle de tüm düşünürlere ve tüm kütüphanelere karşı) durmakta haklıdır, haklı olan tek kişi odur ve haklı olmak güzeldir: “Herkesin karşısında olduğum halde sadece benim haklı olmam ne kadar güzel...” Zevk’in tahrip ediciliği de zaten bu Tek’liğinden ileri gelir: yakar, yıkar, şok eder, adını anmaktan bile korkutur: ani bir zevk boşalması nasıl da şok yaratır! Ne tedbir, ne hazırlık para eder.. Fourier bu konudaki tarafsızlığını test etmek için kendini bir denemeye zorlar; (bu kusursuz bir gözlem yöntemi olmamakla birlikte; “hesap”larının sıkıcı olduğunu tahayyül eder ve kendini buna inandırır. Oysa hiç de öyle değildirler...) ve aldığı önlem sürekli bir konuşma sansürü olur: “Engin zevklere gözucuyla bakmaktan bile korkarak şunu söylemek istiyorum ki, ben yazdıklarımda yalnızca...” gibi: Fakat Fourier’in demeci kesinlikle bir giriş ya da hazırlık değildir. Çünkü daha cümlenin başında ağza alınan nesne aynı zamanda cümlenin merkezidir ve gözalıcı bir parlaklıktadır[12]. Zevk sözkonusu edildiği anda (söylenen sözler ne olursa olsun) konuşmanın mezhebini gösteren tek bir kelime olabilir: gözalıcılık!
İhtiyaçların belirlendiği alan Politikadır, Arzu ise tümüyle Yerel[13] bir alana aittir.Fourier bu Yerel alanı Politikadan üstün tutar ve yerel bir ütopya kurgular (gerçi bir ütopya başka türlü olabilir mi ki? Politik bir ütopya mümkün müdür? Yani Politika, her dilin altında bir dil olan Arzu’yu karşılar mı? Mayıs 1968’de Sorbonne’daki ilgili bir gruba Yerel Ütopya konulu bir çalışma konusu taslağı sunuldu –tabii ki çalışma konusu Fourier idi-, verilen cevap bu konunun çok fazla “işlenmiş” ve fazlasıyla “burjuva” olduğuydu; Politika Arzu’ya şans tanımaz, yapacağı şey onu bir nevroz dosyasına koyup ortadan kaldırmaktır, bu vakalara politik nevroz da denebilir ama aslında olay bir politize etme nevrozudur.


Roland Barthes
Sade / Fourier / Loyola

Çeviri: Gözde Genç


[1] Eudaemonism: Mutluluk üretimi kapasitesini artırmayı amaçlayan bir etik sistemi ve öğretisi demektir. (ç.n.)
[2] Kısaca şöyle açıklayabiliriz: Medeniyet’in anlamı Fourier’in kitabında çok kesin ve belirgindir; bu kelime 1. evrenin 5. bölümünü (İnsanlığın çocukluk dönemini), yani federal ataerkil (tarımın gelişmesi ve sanayinin doğuşu) ile garanticilik ve birleşme (ortak sanayi) devirleri arasındaki dönemi gösterir. Daha geniş anlamda: Fourier’de Medeniyet en sefil zorbalıkla eşanlamlıdır ve kendi zamanının (ve bizim de zamanımızın) devletine karşılık gelir ki bu evrensel Uyum’a ( insanlığın 2. ve 3. evreleri) karşıttır. Fourier kendisinin Zorba Medeniyet’le Uyum arasındaki bir çizgi olduğuna inanır. (y.n.)
[3] Mirliton: Amerika’da Louisiana bölgesinde yetişen, görüntüsü avokadoya benzeyen lezzetli bir meyve. (ç.n.)
[4] Neolojizm: Bir dilde yeni sözcükler, yeni deyimler türetmek. (ç.n.)
[5] “Ayak bileği” tabir edilen adamlar sevgililerinin ayak bileğini kaşımaktan hoşlanır (VII,335) yaramaz bir çocuk gibi cezalandırılmak isteyen, güzel bir kız tarafından özellikle de “poposunu pataklamasından” zevk alan altmış yaşlarındaki adamlara ise “koca bebek” denir. (VII,334); (y.n.)
[6] Baccanthes: Şarap tanrısı Baccus ile tanrıçası Dionisus’un hayatın zevklerine ve aşka kadeh kaldırışını temsil eden bronz heykel. (ç.n.)
[7] Adventuress: Kötü kadın. (ç.n.)
[8] Saffo tarzı aşk. (ç.n.)
[9] Eskatalogya: Öbür dünyayı anlatmaya çalışan Tanrıbilim kolu. (ç.n.)
[10] Robert Owen’ın 1800’lerin başında New Lanark’da kayınpederinin fabrikalarında çalışan yaklaşık 2000 kişi üzerine yaptığı bir deneydir. Çocukların madende çalışmasını önlemiş, mütevazi bir eğitim almalarını sağlamış, makine kullanımını teşvik ederek ve işçilerin çalışma koşullarını iyileştirerek fabrikaların verimini artırmıştır.
[11] Angelicate: Meleklere özgü. (ç.n.)
[12] “Belli bir amaca hizmet eden bu tarikatı, Tanrının bu eserini bir an için iş başında görebilseydik... medeni insanların çoğu o coşkunun şiddetiyle oracıkta can verirdi mutlaka. Sadece tarifiı bile (Bkz. 8.Toplumun tanımı) pek çoğunu kendinden geçirmeye yeter, özellikle kadınları... Bahsettiğim cinnet mertebesinde bir heyecandır, ama bu eğlenceyle karıştırılabilir ve öyle görüldüğü takdirde Medeniyetin getirdiği yükümlülüklerle bağdaşmaz.” (I, 65).
[13] Fourier, bu bahiste Politik kelimesinin karşısına Domestik (Yerel) kelimesini koyar. Burada kastedilen alan, sadece belli bir yere, kişilere ve koşullara ait, genel geçer kural ve kabullerden bağımsız bir durumu temsil eden bir alan olsa gerektir (ç.n.).

Hiç yorum yok: