RUHUN SOKAK GÜRÜLTÜSÜ DÜŞ RİTMİNDE
THE DIN OF STREET SPIRIT SOUNDS IN THE RYTHME OF DREAMS
24 Nisan 2007 Salı
27 OCAK 1925 BİLDİRGESİ
Halk arasında aptalca yayılan, girişimimizle ilgili yanlış yorum karşısında,
Her türlü kekeme yazınsal, oyunsal, düşünbilimsel, yorumsal, giderek çağdaş tanrıbilimsel eleştiriye karşı kamuoyuna şu noktaları duyuruyoruz:
1. Yazınla uzaktan yakından ilgimiz yoktur; Ancak, gerektiğinde, herkes gibi, yazını da pekala kullanabilecek yetenekteyiz.
2. gerçeküstücülük yeni ya da öbürlerinden daha kolay bir anlatım yolu ya da şiirin doğaötesi biçimi değildir; Zihnin (tin'in) tümel kuruluşudur Ve tabii ona benzeyen her şeyin.
3. Bir devrim yapmaya kesin kararlıyız.
4. devrim sözcüğünün yanına gerçeküstücülük sözcüğünü salt bu devrimin çıkar gözetmeyen, her şeyden kopuk, giderek hepten umutsuz niteliğini göstermek için oturttuk.
5. insanların törelerini değiştirmeye kalkmak gibi bir savımız yok, buna karşılık onlara düşüncelerinin kırılganlığını, evlerini hangi devingen temellere, hangi çukurlara oturttuklarını göstermeyi ciddi olarak düşünüyoruz.
6. Topluma şu gösterişli uyarıyı yapıyoruz: Ayak sürçmelerine dikkat etsin, zihninin atacağı her yanlış adımı yakalayacağız.
7. Toplum, düşüncesinin bütün dönemeçlerinde bizi karşısında bulacak.
8. Bizler başkaldırı uzmanlarıyız. Beceremeyeceğimiz, gerektiğinde kullanamayacağımız eylem biçimi yoktur.
9. Özellikle batı dünyasına diyoruz ki: Gerçeküstücülük yaşamaktadır, - Peki ama, nedir şu sırtımıza yapışan yeni bilmem-ne-cilik (isme)? Gerçeküstücülük yeni bir şiir sanatı değildir. O, zihnin kendine yönelttiği ayakbağlarını, Gerektiğinde demir çekiçlerle, Umutsuzca ezmeye kararlı çığlıktır!
Gerçeküstücü Araştırmalar Bürosundan15. Grenelle Sokağı
Louis Aragon, Antonin Artaud, Jacques Baron, Joe Bousquet,J.-A.Boiffard, André Breton, Jean Carrive, René Crevel, Robert Desnos,Paul Eluard, Max Ernst, T. Froenkel, Francis Gérard, Michel Leiris,Georges Limbour, Mathias Lübeck, Georges Malkine, André Masson,Max Morise, Pierre Naville, Marcel Noll, Benjamin Péret,Raymond Queneau, Philippe Soupault, Dédé Sunbeam, Roland Tual
Türkçesi: Bertan ONARAN
Her türlü kekeme yazınsal, oyunsal, düşünbilimsel, yorumsal, giderek çağdaş tanrıbilimsel eleştiriye karşı kamuoyuna şu noktaları duyuruyoruz:
1. Yazınla uzaktan yakından ilgimiz yoktur; Ancak, gerektiğinde, herkes gibi, yazını da pekala kullanabilecek yetenekteyiz.
2. gerçeküstücülük yeni ya da öbürlerinden daha kolay bir anlatım yolu ya da şiirin doğaötesi biçimi değildir; Zihnin (tin'in) tümel kuruluşudur Ve tabii ona benzeyen her şeyin.
3. Bir devrim yapmaya kesin kararlıyız.
4. devrim sözcüğünün yanına gerçeküstücülük sözcüğünü salt bu devrimin çıkar gözetmeyen, her şeyden kopuk, giderek hepten umutsuz niteliğini göstermek için oturttuk.
5. insanların törelerini değiştirmeye kalkmak gibi bir savımız yok, buna karşılık onlara düşüncelerinin kırılganlığını, evlerini hangi devingen temellere, hangi çukurlara oturttuklarını göstermeyi ciddi olarak düşünüyoruz.
6. Topluma şu gösterişli uyarıyı yapıyoruz: Ayak sürçmelerine dikkat etsin, zihninin atacağı her yanlış adımı yakalayacağız.
7. Toplum, düşüncesinin bütün dönemeçlerinde bizi karşısında bulacak.
8. Bizler başkaldırı uzmanlarıyız. Beceremeyeceğimiz, gerektiğinde kullanamayacağımız eylem biçimi yoktur.
9. Özellikle batı dünyasına diyoruz ki: Gerçeküstücülük yaşamaktadır, - Peki ama, nedir şu sırtımıza yapışan yeni bilmem-ne-cilik (isme)? Gerçeküstücülük yeni bir şiir sanatı değildir. O, zihnin kendine yönelttiği ayakbağlarını, Gerektiğinde demir çekiçlerle, Umutsuzca ezmeye kararlı çığlıktır!
Gerçeküstücü Araştırmalar Bürosundan15. Grenelle Sokağı
Louis Aragon, Antonin Artaud, Jacques Baron, Joe Bousquet,J.-A.Boiffard, André Breton, Jean Carrive, René Crevel, Robert Desnos,Paul Eluard, Max Ernst, T. Froenkel, Francis Gérard, Michel Leiris,Georges Limbour, Mathias Lübeck, Georges Malkine, André Masson,Max Morise, Pierre Naville, Marcel Noll, Benjamin Péret,Raymond Queneau, Philippe Soupault, Dédé Sunbeam, Roland Tual
Türkçesi: Bertan ONARAN
17 Nisan 2007 Salı
SET- Cesariny'i Selamladı- Fantom/ego
All the egos dwindle
On the flesh souls
Swinging flamboyant
To the center of power
Bodies devour each other
Until the end of themselves
Creation of thought
under the power of innocence
O psychic species
Would you gather together
With the desire of dreams!
Bütün egolar küçülüyor
Et ruhlarda
Sallanarak gösterişle
Gücün merkezine
Bedenler birbirini yutuyor
Kendilerinin sonuna kadar
Düşüncenin yaratılması
Masumiyetin altında
Ey psişik türler
Neden toplanmıyosunuz
Düşlerin arzusuyla
On the flesh souls
Swinging flamboyant
To the center of power
Bodies devour each other
Until the end of themselves
Creation of thought
under the power of innocence
O psychic species
Would you gather together
With the desire of dreams!
Bütün egolar küçülüyor
Et ruhlarda
Sallanarak gösterişle
Gücün merkezine
Bedenler birbirini yutuyor
Kendilerinin sonuna kadar
Düşüncenin yaratılması
Masumiyetin altında
Ey psişik türler
Neden toplanmıyosunuz
Düşlerin arzusuyla
Rafet Arslan: Sürrealizmin hazin yenilgisi
W.Benjamin'e..
Sürrealizmin başat temellerinden biri ben'in yıkılarak, öteki ile bütünleşme çabasıdır. Rimbaud'un 'ben bir başkasıdır (je est un autre) çağrısıyla gelişmiş ve zaman içinde sürrealist hayatı kavrayışın temel ögelerinden biri halini almıştır.
Sürrealizm baştan beri tinsel temeller üzerinden beslenmiştir. Materyalist, bencil, çıkarcı dünyaya karşı ruhsal bir savunma hattı kurarak. Aşk; burada tinsel bir savunma hattının, kişinin özgürlüğüne giden içsel yolculuğunun güneşidir. Ben'in egoya karşı savaşta ilk büyük sıçrama; ben'in naif, duru, kahramanca aşk aracılıyla kendi içinde ötekiyle bütünleşen bir birlik'e açılmasıdır. Ardından; karanlığın, pisliğin, cürümün içinde özgürleşen bireyler, 2,3,4 ve daha çok olacaklardır. Gidilen yol Lautreamont'un ifadesine paralel olarak herkesin şiirin herkesçe yazılabileceği dünya tahayyülüdür.
Sürrealizm, 19. yüz yılın başında tutkunun filozofu C. Fourier'in özgür bireyler üzerine geliştirdiği Birlikçi toplum modelini örnek alan bir harekettir ve tarihsel gelişim içinde kötülük toplumu tarafından hor görülmüş, ütopik ilan edilmiştir. Oysa 'aşk, sevilenin kişiliğinde özgürlük ile zorunluluğu birleştirdiği için mutlak ve biriciktir(Octavia Paz)'...
Bütünsel insana varmak, özgür kişilerin yan yana gelerek oluşturacağı birlik için düşler kurarak işe başladı Gerçeküstücü devrim. Eros'un kudreti şiirlere, tuvallere, eylemlere döküldü. Ön yargılara, yalanlara, savaşa, ırkçılığa, dinsel ve ahlaki baskı makinelerine karşı ruha sarınıldı; ama 'ben' içinde iki kişi olarak... İlk önce iki kişi olarak... Breton'un ifadesiyle ' o zaman insanoğlu tarihin dinsel ve akılsal hadımlaştırmasının kendisinden çaldığı şeyle yeniden kavuşacak: suçsuzluk, neşe ve özgürlük'...
bu bakış açısıyla özgürlük; aşkın bize yoldaşlık yaptığı bir arınma ve aydınlanma eylemidir.
Zincire Vurulmuş Arzu
'hayat yaşamıyor'
F. Kürnberger
İktidar karşımızda beliren tek bir güç merkezi değildir. Toplumsal kurumlar aracılığıyla kendi ideolojik aygıtlarını da örgütler. Gündelik hayat içinde aile, okul, askerlik, bürokrasi gibi işleyişler içinde, iktidarda sürekli 'yeniden, yeniden' üretilir. İngeborg Bachmann'ın faşizm iki kişi arasındaki ilişki de başlar tespiti bu açıdan önemlidir. Ailenin ideolojisi oidipusun üzerinden yapılanan bir kurum olarak evliliğin dışında; aşkın kendisi de iktidarın gölgesi altındadır. Beden üzerindeki tahakküm, ruhun üzerindeki iktidar tehdidini arttırır.
Tüketim toplumunda Nıetzscheci güç istencinin neo-liberal prizmada mutasyona uğramış biçimlerinde arzu; dışsal olduğu kadar içsel bastırma mekanizmalarının da dişleri arasındadır.
Her şeyin rasyonelize edildiği, paranın egemenliğindeki dünyada aşk çoktan satılığa çıkarılmıştır.
Her şeyin, etrafımızı kuşatan 'gerçeklik' denilen hapishanenin kuralları, jestleri, pragmatizmi ile icra eden robotlaşmış insan türü; günlük yaşamın gizli köşelerinde saklı olağanüstünü keşfetmekten uzaktır. Nesnelliğe teslim olan gündelik içinde rastlantıların baştan çıkarıcılığına yaşam hakkı tanınmaz. Gerçek aşkın yasak olduğu Godard'ın Alphaville filmindeki gibi tamamen rasyonelleştirilmiş bir dünyada özgürlüğün Ya da aşkın var oluş şansı nedir?
Kirletilmiş bu dünyada Gerçeküstücülüğün düşsel atlaslarını kaplayan çılgın aşk; Don Kişotvari bir şövalye aşkıdır. Bu yüzden ya çırpınışlı olacaktır ya da hiç olmayacaktır...
İnsanlığın robotlaştığı post-modern dünyada Gerçeküstücülüğün hazin yenilgisi; insanın, aşkın yada devrimin olduğu kadar Gerçek'in de yenilgisidir. Tutkularının esiri olamayan insan, diğer her şeyin kölesidir!
Sürrealizmin başat temellerinden biri ben'in yıkılarak, öteki ile bütünleşme çabasıdır. Rimbaud'un 'ben bir başkasıdır (je est un autre) çağrısıyla gelişmiş ve zaman içinde sürrealist hayatı kavrayışın temel ögelerinden biri halini almıştır.
Sürrealizm baştan beri tinsel temeller üzerinden beslenmiştir. Materyalist, bencil, çıkarcı dünyaya karşı ruhsal bir savunma hattı kurarak. Aşk; burada tinsel bir savunma hattının, kişinin özgürlüğüne giden içsel yolculuğunun güneşidir. Ben'in egoya karşı savaşta ilk büyük sıçrama; ben'in naif, duru, kahramanca aşk aracılıyla kendi içinde ötekiyle bütünleşen bir birlik'e açılmasıdır. Ardından; karanlığın, pisliğin, cürümün içinde özgürleşen bireyler, 2,3,4 ve daha çok olacaklardır. Gidilen yol Lautreamont'un ifadesine paralel olarak herkesin şiirin herkesçe yazılabileceği dünya tahayyülüdür.
Sürrealizm, 19. yüz yılın başında tutkunun filozofu C. Fourier'in özgür bireyler üzerine geliştirdiği Birlikçi toplum modelini örnek alan bir harekettir ve tarihsel gelişim içinde kötülük toplumu tarafından hor görülmüş, ütopik ilan edilmiştir. Oysa 'aşk, sevilenin kişiliğinde özgürlük ile zorunluluğu birleştirdiği için mutlak ve biriciktir(Octavia Paz)'...
Bütünsel insana varmak, özgür kişilerin yan yana gelerek oluşturacağı birlik için düşler kurarak işe başladı Gerçeküstücü devrim. Eros'un kudreti şiirlere, tuvallere, eylemlere döküldü. Ön yargılara, yalanlara, savaşa, ırkçılığa, dinsel ve ahlaki baskı makinelerine karşı ruha sarınıldı; ama 'ben' içinde iki kişi olarak... İlk önce iki kişi olarak... Breton'un ifadesiyle ' o zaman insanoğlu tarihin dinsel ve akılsal hadımlaştırmasının kendisinden çaldığı şeyle yeniden kavuşacak: suçsuzluk, neşe ve özgürlük'...
bu bakış açısıyla özgürlük; aşkın bize yoldaşlık yaptığı bir arınma ve aydınlanma eylemidir.
Zincire Vurulmuş Arzu
'hayat yaşamıyor'
F. Kürnberger
İktidar karşımızda beliren tek bir güç merkezi değildir. Toplumsal kurumlar aracılığıyla kendi ideolojik aygıtlarını da örgütler. Gündelik hayat içinde aile, okul, askerlik, bürokrasi gibi işleyişler içinde, iktidarda sürekli 'yeniden, yeniden' üretilir. İngeborg Bachmann'ın faşizm iki kişi arasındaki ilişki de başlar tespiti bu açıdan önemlidir. Ailenin ideolojisi oidipusun üzerinden yapılanan bir kurum olarak evliliğin dışında; aşkın kendisi de iktidarın gölgesi altındadır. Beden üzerindeki tahakküm, ruhun üzerindeki iktidar tehdidini arttırır.
Tüketim toplumunda Nıetzscheci güç istencinin neo-liberal prizmada mutasyona uğramış biçimlerinde arzu; dışsal olduğu kadar içsel bastırma mekanizmalarının da dişleri arasındadır.
Her şeyin rasyonelize edildiği, paranın egemenliğindeki dünyada aşk çoktan satılığa çıkarılmıştır.
Her şeyin, etrafımızı kuşatan 'gerçeklik' denilen hapishanenin kuralları, jestleri, pragmatizmi ile icra eden robotlaşmış insan türü; günlük yaşamın gizli köşelerinde saklı olağanüstünü keşfetmekten uzaktır. Nesnelliğe teslim olan gündelik içinde rastlantıların baştan çıkarıcılığına yaşam hakkı tanınmaz. Gerçek aşkın yasak olduğu Godard'ın Alphaville filmindeki gibi tamamen rasyonelleştirilmiş bir dünyada özgürlüğün Ya da aşkın var oluş şansı nedir?
Kirletilmiş bu dünyada Gerçeküstücülüğün düşsel atlaslarını kaplayan çılgın aşk; Don Kişotvari bir şövalye aşkıdır. Bu yüzden ya çırpınışlı olacaktır ya da hiç olmayacaktır...
İnsanlığın robotlaştığı post-modern dünyada Gerçeküstücülüğün hazin yenilgisi; insanın, aşkın yada devrimin olduğu kadar Gerçek'in de yenilgisidir. Tutkularının esiri olamayan insan, diğer her şeyin kölesidir!
Etiketler:
RAFET ARSLAN/Sürrealizmin hazin yenilgisi
Call for Mutant Art
We are beginning a new dark age… War, disaster and dead bodies… Overstimulated people have lost all their ability to sense at this point of ultimate reification and manipulation. It is the time of dystopias.
Then where is Art on this scene?
The system has institutionalized within itself, it has established the inner mechanisms of domination, global art market has reproduced the values of this society of performances… Thousands of workpiece, all alike, all lack of soul, all to figurative and all showing up for the public gallery (grandstands) invade our iner spaces in the forms of art.
However, the Art of the novel millenium has to be unbound and collective, it has to be free from domination of curators, academies, all institutional foundations, above these stars that media systematically created, and beyond the freak conceptioan called as common taste. Poetry and illustration, music and sculpture, video and grafiti, drama and science-fiction, tag live and naturalization have to merge to combine in mutant forms.
To defend the necessity of dependence to specialists, curators or institutions to hold the Artists together means to fasten the senses and emotions, to put the creativity in chains. The only thing that brings creative minds together and leads collective production in art is their unbound imagination.
Then, it is possible to construct the new Art of dreams, that is not disciplined, that is unlimited, that stands sound on thoughts and that sums up the power of hystorical avant-garde with the horizons of current Art.
New Art of the millenium is to be a mutant Art. It is to share and create the visualisations in every possible mutant form instead of producing pieces. This Art described here has a nihilist, aggressive, and downbeat nature. This Art is not wedged between disciplines, between classes, it deranges the limits, and it fights!
The Art we idealize does not give in the hubble bubble of the postmodern life, it embraces the silence of east and can penetrate into deep psycho-pathalogic cracks that modern people of science age have been exposed to. An active Art that combines the inner model and the outer reality, merges the dreams and daydreams, brings the obsessions and the passions together, and knocks the walls down. A mutant Art that has a nomadic soul, fascination of seduction, put on all the noise raising from the streets, and has not lost the sensitivity of underground. Willing to discuss, ready to be discussed…
It at least sounds nice to start to acquire our life, lure the harmony of versatile melodies without melting it into one…
The first task is to blow up the old bridges, to set the new magic railways …
Welcome to the age of mutants!
SCRIPTUM:
This is a call to excite the ones who will attend to this invitation for the collective production in a band, temporary or permanent.
This draft of the first call was delivered to a small number of people who consist of the core of this movement and whom the author of this call trusts and believes in.
These people are from İstanbul, Izmir and Ankara and they are productive in one or more areas like video, sculpture, literature, short-film, theatre, street-art, art, illustration, photography .
This call has no commercial or mediatic expectation. It has no relation with any association, foundation, enterprise or institute.
The ones who receive this call may invite other people who they think have the same mood and will share the soul of this formation.
Recommendations, critics, contributions and appeals to this draft will be expected until the end of November. The purpose is to compose a collective formation around the common objectives as mentioned .
For the ones who may say: It’s good but what about the prescription, here is one:
= rimbaud+beuys = tzara+mueck = magritte+banksy = artaud+maya deren = duschamp+radiohead=
Translated into English by Gözde Genç
Then where is Art on this scene?
The system has institutionalized within itself, it has established the inner mechanisms of domination, global art market has reproduced the values of this society of performances… Thousands of workpiece, all alike, all lack of soul, all to figurative and all showing up for the public gallery (grandstands) invade our iner spaces in the forms of art.
However, the Art of the novel millenium has to be unbound and collective, it has to be free from domination of curators, academies, all institutional foundations, above these stars that media systematically created, and beyond the freak conceptioan called as common taste. Poetry and illustration, music and sculpture, video and grafiti, drama and science-fiction, tag live and naturalization have to merge to combine in mutant forms.
To defend the necessity of dependence to specialists, curators or institutions to hold the Artists together means to fasten the senses and emotions, to put the creativity in chains. The only thing that brings creative minds together and leads collective production in art is their unbound imagination.
Then, it is possible to construct the new Art of dreams, that is not disciplined, that is unlimited, that stands sound on thoughts and that sums up the power of hystorical avant-garde with the horizons of current Art.
New Art of the millenium is to be a mutant Art. It is to share and create the visualisations in every possible mutant form instead of producing pieces. This Art described here has a nihilist, aggressive, and downbeat nature. This Art is not wedged between disciplines, between classes, it deranges the limits, and it fights!
The Art we idealize does not give in the hubble bubble of the postmodern life, it embraces the silence of east and can penetrate into deep psycho-pathalogic cracks that modern people of science age have been exposed to. An active Art that combines the inner model and the outer reality, merges the dreams and daydreams, brings the obsessions and the passions together, and knocks the walls down. A mutant Art that has a nomadic soul, fascination of seduction, put on all the noise raising from the streets, and has not lost the sensitivity of underground. Willing to discuss, ready to be discussed…
It at least sounds nice to start to acquire our life, lure the harmony of versatile melodies without melting it into one…
The first task is to blow up the old bridges, to set the new magic railways …
Welcome to the age of mutants!
SCRIPTUM:
This is a call to excite the ones who will attend to this invitation for the collective production in a band, temporary or permanent.
This draft of the first call was delivered to a small number of people who consist of the core of this movement and whom the author of this call trusts and believes in.
These people are from İstanbul, Izmir and Ankara and they are productive in one or more areas like video, sculpture, literature, short-film, theatre, street-art, art, illustration, photography .
This call has no commercial or mediatic expectation. It has no relation with any association, foundation, enterprise or institute.
The ones who receive this call may invite other people who they think have the same mood and will share the soul of this formation.
Recommendations, critics, contributions and appeals to this draft will be expected until the end of November. The purpose is to compose a collective formation around the common objectives as mentioned .
For the ones who may say: It’s good but what about the prescription, here is one:
= rimbaud+beuys = tzara+mueck = magritte+banksy = artaud+maya deren = duschamp+radiohead=
Translated into English by Gözde Genç
Mutant Sanat İçin Çağrı
Yeni ve karanlık bir çağın başlangıcındayız… Savaşlar, yıkımlar, ölü insanlar… Manipülasyon, şeyleşmenin son noktasında aşırı uyarılmadan hissizleşmiş insanlık… Artık disütopyaların hayata geçtiği bir dünyadayız.
Peki bu karanlık tabloda sanat nerede duruyor?
Sistem içinde kurumsallaşmış, kendi iç iktidar aygıtlarını kurmuş, gösteri toplumunun değerlerini yeniden üreten küresel sanat pazarı… Bir birinin benzeri, ruhsallıktan yoksun, tribüne oynayan, aşırı figüratif binlerce iş iç uzayımızı sanat formlarında işgal ediyor.
Oysa, yeni bin yılın sanatı piyasa kurallarının, medyanın star sisteminin, küratör iktidarının, akademinin, tüm kurumsal yapıların ve genel beğeni denilen garabetin ötesinde; bağımsız, özgür ve kolektif üretebilen bir sanat olmalıdır. Şiir ile resim, heykel ile müzik, video ile graffiti, bilimkurgu ile tiyatro, yerleştirme ile slogan en mutant formlarda birleşebilmelidir.
Sanat üretenlerin ortak tema, kavram yada konularda yan yana gelebilmesi için bir uzmana, küratöre yada kuruma bağlanmalarını savunmak; yaratıcıların bilinçlerine, kalplerine zincir vurmak demektir. Yaratıcıları özgürce yan yana getirip, kolektif üretimlere yol açacak tek şey kendi düş güçleridir.
Güncel sanatın açtığı ufuklar ile tarihsel avant garde’ın gücünü birleştirebilen, düşünsel ayağı sağlam, her hangi bir sınır, disiplin kabul etmeyen yeni bir düş sanatı inşa etmek mümkündür.
Yeni bin yılın sanatı mutant bir sanat olmalıdır.olası tüm mutant formlarda iş ve işin ötesinde tahayyül üreten, paylaşan bir sanat olmalıdır. Nihilist, saldırgan, kötümser bir sanat…
Türler, disiplinler, kavramlar arası olma ötesinde sınır ihlaline dayalı; dövüşken bir sanat!
Post-modern hayatın gürültüsüne teslim olmamış, doğunun sessizliğine de kapıları açmış; bilim çağının insan psiko-pataolojisinde açtığı yarıklara uzanabilen bir sanat. İç model ile dış gerçekliği, rüyalar ile gündüz düşlerini, takıntılar ile tutkuları yan yana getiren; duvarları yıkan aktivist sanat eylemi. Göçebe ruhunu, baştan çıkarmanın ayartıcılığını kuşanmış, yer altı duyarlılığını kaybetmemiş, sokakların olanca gürültüsünü sırtlamış, tartışmaya ve tartıştırmaya açık mutant sanat…
Hayatı ele geçirmek için yola çıkmak, bir bütün olmadan farklı melodilerin armonisini ayartmak… kulağa hoş geliyor.
İlk görev eski köprüleri uçurmak; yeni ve sihirli raylar döşemek için…
Mutantlar çağına hoş geldiniz!
Notlar:
1-bu metin çağrıya ses verecek dostlarla oluşturulacak, kolektif üretim çabasının, geçici yada kalıcı bir üretim hattının oluşumu için bir kışkırtma çağrısıdır…
2-ilk başta kaleme alanın üretim ve düşüncelerine inandığı çekirdek bir ekip ile çağrı taslağı duyurusu sınırlı tutulmuştur.
3-çağrının çekirdek muhatapları İstanbul, İzmir ve Ankara illerindendir ve video, edebiyat, heykel, kısa film, tiyatro, sokak sanatı, resim, yerleştirme, fotoğraf alanlarının bir yada bir kaçında işler üretmişlerdir.
4-bu çağrı ticari yada medyatik hiçbir kaygı taşımamaktadır. Her hangi bir kurum, kuruluş, dernek yada dergide bağımsız yapılmıştır.
5-çağrının çekirdek muhatapları, ortak ruhu ve kaygıları taşıdıklarını düşünen dostları ile metni paylaşıp, onları tartışma ve üretim sürecine davet edebilirler.
6-metne eleştiri, öneri, katkı ve itirazlar kasım ayının sonuna dek beklenmektedir. Amaç ifade edilmeye çalışıldığı gibi ortak hedeflerle, kolektif bir proje geliştirebilmektir.
7-her şey güsel ama ille de formül ne diyenlere:
= rimbaud+beuys = tzara+mueck = magritte+banksy = artaud+maya deren = duschamp+radiohead=
Peki bu karanlık tabloda sanat nerede duruyor?
Sistem içinde kurumsallaşmış, kendi iç iktidar aygıtlarını kurmuş, gösteri toplumunun değerlerini yeniden üreten küresel sanat pazarı… Bir birinin benzeri, ruhsallıktan yoksun, tribüne oynayan, aşırı figüratif binlerce iş iç uzayımızı sanat formlarında işgal ediyor.
Oysa, yeni bin yılın sanatı piyasa kurallarının, medyanın star sisteminin, küratör iktidarının, akademinin, tüm kurumsal yapıların ve genel beğeni denilen garabetin ötesinde; bağımsız, özgür ve kolektif üretebilen bir sanat olmalıdır. Şiir ile resim, heykel ile müzik, video ile graffiti, bilimkurgu ile tiyatro, yerleştirme ile slogan en mutant formlarda birleşebilmelidir.
Sanat üretenlerin ortak tema, kavram yada konularda yan yana gelebilmesi için bir uzmana, küratöre yada kuruma bağlanmalarını savunmak; yaratıcıların bilinçlerine, kalplerine zincir vurmak demektir. Yaratıcıları özgürce yan yana getirip, kolektif üretimlere yol açacak tek şey kendi düş güçleridir.
Güncel sanatın açtığı ufuklar ile tarihsel avant garde’ın gücünü birleştirebilen, düşünsel ayağı sağlam, her hangi bir sınır, disiplin kabul etmeyen yeni bir düş sanatı inşa etmek mümkündür.
Yeni bin yılın sanatı mutant bir sanat olmalıdır.olası tüm mutant formlarda iş ve işin ötesinde tahayyül üreten, paylaşan bir sanat olmalıdır. Nihilist, saldırgan, kötümser bir sanat…
Türler, disiplinler, kavramlar arası olma ötesinde sınır ihlaline dayalı; dövüşken bir sanat!
Post-modern hayatın gürültüsüne teslim olmamış, doğunun sessizliğine de kapıları açmış; bilim çağının insan psiko-pataolojisinde açtığı yarıklara uzanabilen bir sanat. İç model ile dış gerçekliği, rüyalar ile gündüz düşlerini, takıntılar ile tutkuları yan yana getiren; duvarları yıkan aktivist sanat eylemi. Göçebe ruhunu, baştan çıkarmanın ayartıcılığını kuşanmış, yer altı duyarlılığını kaybetmemiş, sokakların olanca gürültüsünü sırtlamış, tartışmaya ve tartıştırmaya açık mutant sanat…
Hayatı ele geçirmek için yola çıkmak, bir bütün olmadan farklı melodilerin armonisini ayartmak… kulağa hoş geliyor.
İlk görev eski köprüleri uçurmak; yeni ve sihirli raylar döşemek için…
Mutantlar çağına hoş geldiniz!
Notlar:
1-bu metin çağrıya ses verecek dostlarla oluşturulacak, kolektif üretim çabasının, geçici yada kalıcı bir üretim hattının oluşumu için bir kışkırtma çağrısıdır…
2-ilk başta kaleme alanın üretim ve düşüncelerine inandığı çekirdek bir ekip ile çağrı taslağı duyurusu sınırlı tutulmuştur.
3-çağrının çekirdek muhatapları İstanbul, İzmir ve Ankara illerindendir ve video, edebiyat, heykel, kısa film, tiyatro, sokak sanatı, resim, yerleştirme, fotoğraf alanlarının bir yada bir kaçında işler üretmişlerdir.
4-bu çağrı ticari yada medyatik hiçbir kaygı taşımamaktadır. Her hangi bir kurum, kuruluş, dernek yada dergide bağımsız yapılmıştır.
5-çağrının çekirdek muhatapları, ortak ruhu ve kaygıları taşıdıklarını düşünen dostları ile metni paylaşıp, onları tartışma ve üretim sürecine davet edebilirler.
6-metne eleştiri, öneri, katkı ve itirazlar kasım ayının sonuna dek beklenmektedir. Amaç ifade edilmeye çalışıldığı gibi ortak hedeflerle, kolektif bir proje geliştirebilmektir.
7-her şey güsel ama ille de formül ne diyenlere:
= rimbaud+beuys = tzara+mueck = magritte+banksy = artaud+maya deren = duschamp+radiohead=
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)