RUHUN SOKAK GÜRÜLTÜSÜ DÜŞ RİTMİNDE

THE DIN OF STREET SPIRIT SOUNDS IN THE RYTHME OF DREAMS

6 Eylül 2010 Pazartesi

Herbert Marcuse ve Sürrealist Devrim - 2


Marcuse'in daha önceki çalışmalarına kıyasla 'Özgürlük Üzerine Bir
Deneme' de (1964) devrim için özel bir sürrealist program öne
sürüyordu. "Politik pratiğe rehberlik edecek eleştirel teori hala çok
geride" tespitini yaparken, "İşgücünün büyümesi, insan özgürlüğünün
olanaklılığı için öngörülürlüdüğünden öte ve farklı imkanlar ortaya
koyuyor" fikrini ortaya sürmektedir. Andre Breton'un 1940larda Üçüncü
Manifesto'ya yazdığı önsözde, Arcane 17'de ve Charles Fourier'e
Övgü'de de belirttiğine benzer olarak Marcuse da şimdi meydan okuyan
bir ütopik hayalperestlik dalgasının gerekliliğini öne sürmekte ve
bunu yaparken de hayalgücünün özgürleştirici ve eleştirici etkisini
vurgulamaktadır.

'Yeni bir hassasiyetin kökeni'nden şöyle bahsediyor:

"Ütopik sosyalizm kavramı ki özgürlüğün gereksinimlerin bölgesine
girişini öngörür, nedensellik ve gereksinimlerin birlikteliğini ve
ayrıca özgürlükten gelen nedenselliği gerektirir. Birincisi, Marx'tan
Fourier'e geçiştir; ikincisi ise realizmden sürrealizme. Ütopik bir
kavrayış mı? Fransa'daki Mayıs ayaklanmalarının nedeni, nitelik olarak
farklı bir hayat için değerlerin farklı değerlendirilmesi için güçlü
bir isyankarlığın var olan tüm toplum katmanlarını değiştirmesine
sebep olan 'idee neuve' (yeni fikir) dir ki bu büyük, güçlü ve
dönüştürücü bir güçtür. 'Jeunesse en Colere' (Kızgın Gençlik)
graffitisi, Karl Marx ve Andre Breton'a katılmıştır. Bu yeni hassasiyet,
politik bir güç olmuştur.

"Bu yeni anti-otoriter ayaklanma, radikal bir değişime açılan yeni bir
boyuta ve sabitleşmiş toplumlardan nitelik olarak ayıraşan yeni bir
sosyalist görüşe işaret ediyor mu?" şeklindeki bir soruya da şu
şekilde yanıt vermiştir:

"Eğer hayalgücünün doğruluğu ve gerçekliği politik hareketin talebi
haline gelirse, eğer bu sürrealist protesto ve reddediş bütün
harekette yayılırsa, şu an görünüşte çok ehemmiyet arz etmeyen bu
gelişme, ileride kökten değişiklikler getirecek bir duruma
dönüşebilir. Topyekün bir karakteri olduğunu düşündüğümüz bu politik
protesto, yeni bir boyuta erişebilir ki bu estetik bir boyuttur ve
esasen apolitiktir. Ve politik protesto, bu yeni boyutta aktif hale
gelir ki temele inmiş ve organik hale gelmiş olur. Baskılayıcı
mantığın diktasına karşı insan duygularının başkaldırmasıdır bu ve
bunu yaparken de duyulardan kaynaklanan hayalgücüne başvurmakla olur."

Yani Marcuse, "Baskılayıcı mantığın sınırlarının ve gücünün ötesinde,
duygular ve mantığın yeni bir beraberliğinin yani radikal bilinçle
duyguların armonisinin gelişebileceğinin olası olduğunu" iddia ediyor.

"Mantık ve duyguların birlikteliğinden ortaya çıkan hayalgücü,
gerçekliğin yeniden insaşında rehberlik edecek başarılı ve pratik bir
güç olacaktır. Dünyanın bu mantık yoluyla değişmesi, gerçekliğin
estetik bir duygusallığa dönüşmesini sağlayabilir. Böylesi bir dünya
tam anlamı ile cisimleşebilir, insan özlem ve gücünün, doğanın
objektivist determinizmine bir gerçekliği olarak dahil olabilir. Doğa
vasıtasıyla nedenselliğin rastgeleliği ve özgürlük vasıtasıyla
nedensellik... Andre Breton bu fikri sürrealist düşüncenin merkezine
koymuştur. Onun objektif şans kavramı, iki illiyet bağının birleştiği
ve bir olayı meydana getirdiği düğümü belirlemektedir.

Bir kez daha Peret'ten Şairlerin Alçaklığı'nı zikrederek fikirlerini
neticelendirmektedir:

"Şairin tamamen anti-konformist olduğu bir sürrealist tez, devrimin
anlambilimsel unsurlarını şairane bir dilin içinde bulmaktadır.
Sürrealist tez, materyalist terimlerinden vazgeçiyor değildir; ama
kültürel gelişim ve materyal gelişimin birbirinden izole edilmesini
protesto etmektedir ki bu durum sonralananın öncelenene teslim
edildiği ve devrimini özgürlükçü olasılıklarının inkar edilmese de
indirgendiği bir süreçtir.

Üç yıl sonrasında, yani 1972'de 'Karşı Devrim ve İsyan(Ayrıntı Yay.)' adlı eserinde
Marcuse, sürrealist devrimin başka açılarını da vurgulamaktadır:

"Doğanın, doğaya ve dolayısıyla insana zarar veren sömürücü toplumlara
karşı mücadelede bir müttefik olarak keşfedilmesini - ya da tekrar
keşfedilmesi - sıcak bir şekilde karşılıyoruz. Doğanın özgürleştirici
güçlerinin ve özgür bir toplumu yaratmaktaki rollerinin keşfi, sosyal
değişimde yeni bir güç haline geliyor."

Bu mektuplaşmaların erken dönemlerinde - ki kendisi hala kitabını
yazmaktaydı - su götürmez bir şekilde şunları da beyan etmiştir:

"Hayal, değişim için bir unsur olmalıdır; insanlığın halini düşlemek
için değil. Politik bir güç haline gelmelidir. Eğer sanat, tarihsel
bağlamda özgürlüğün hayalini kurarsa, hayallerin olumlanması yoluyla
devrim olasıdır. Sürrealist program, her zaman geçerli olmalı."
(sürecek)

Çeviri: Onur Erbaş

Hiç yorum yok: