Compiling a dossier on Surrealist image as experienced in Turkey of 2010 would be an act involving various different fields, a fancy for archeology of history, and settling up. In a barren geography like Turkey where the steps to comprehend the avant-garde tradition were taken much later, a vast bed–river like Surrealism cannot be reviewed only in terms of the pre-determined borders of literature and visual arts or the consumerist approach of culture industry.
That’s because Surrealism is a stand against rationality, bourgeois values, modernism, religious, chauvinist or other oppressions, and is a way of seeing the world through wholly different eyes. It is a state of mind according to Antonin Artaud, and a revolutionary movement to Breton.
Those who see this image from a socialist, realistic, traditionalist, nationalist or sectarian point of view have always found such cultural efforts futile, or spoke ill of them, or ignored or marginalized them. According to the culture industry’s notion of actuality, Surrealism is a nostalgic utopian effort; to those who allege to be postmodernists, it is an oppressive avant-garde of the past, a kind of dead end street.
Unlike all these allegations, however, Surrealist image is everywhere in early 21st century, in the world and daily life in general, from television to Internet, advertising to the movies, designing to fashion. Ceremonies held by some circles to celebrate that postmodernism destroyed the revolutionary avant-garde proved to be premature.
In the present an international Surrealist movement is active, actual and alive in over 30 countries of the world. It is a Surrealism kept alive, debating and active by statements signed at international level, collective exhibitions, events and festivals, local/global publications, and the communication means provided by the Internet. The most obvious proof of this movement is the anthology entitled Hydrolith published by over 80 contributors from 24 countries in 2010. This first international anthology of Surrealism of the 21st century, it contains various products from S.E.T., the Turkish Surrealism movement.
A review of the special case of this country reveals that it delayed approximately 80 years so that we have to focus urgently and boldly on this issue. Therefore we added two articles in this file in addition to poetry and collages. The article entitled ‘Why there is no Turkish Surrealism?’ is a preliminary study of the question why could Surrealism not find an opportunity to exist in the Turkish philosophy and arts during the process of modernism, which focuses on the escape routes it contains. It aims to deepen and expand this investigation, in addition to arousing interest for shining a light on new questions / paths. And the first question that springs to mind is that after having failed to survive in the modern period, how come avant-garde finds an opportunity to live in these postmodern times? That’s another difficult philosophical way to find…
The second article we chose is the Arabian Surrealist Movement’s manifesto dated 1975. We believe it is an ironic answer to those who consider Surrealism a misfit in this part of the world, a zeal imported from abroad. We publish it together with a poem by Hallac-I Mansur who is one of the good examples proving how fertile is the Middle East for dreaming, who is both a master of tasavvuf (Islamic mysticism) and an out-and-out revolutionary. It is our pleasure to thank dearest J.M. who performed the laborious and important task of translating this poem, in addition to translating a stanza by Hassan el Sabah for this dossier.
To pay homage to the Surrealist image of the 20th century, we added a new translation of the master, Prevert. Furthermore, we selected four poets from Argentina, Portugal, U.K. and Sweden as examples of the present current-global Surrealist poetry. Merl Fluin is a member of the Surrealist London Action Group, that poem was taken from her book The Reality Binge Trick (2010). Emma Lundenmark is a member of the Surrealist Group in Stockholm, those poems were taken from her book Organica Fläktrum (2010). Writer-poet Juan Carlos Otena is a member of Rio de la Plata Surrealist Group covering Argentina and Montevideo, that poem was specially sent by him for our dossier. Carlos Martins is one of the leading representatives of the Portuguese Surrealist movement, his poem was meticulously translated into Turkish by dear Sufi and taken from the collection Borges Defteri (Borges’s Notebook). We would like to thank Umut Taylan, Ezgi Aksoy, Ayşe Özkan and Alice for the support and kiss of life they provided for translation of materials for this dossier.
Foreign contributors to our special issue on Surrealist Image are Theoni Tambaki who is a member of the Athens Surrealist Group and Ody Saban, a Turkish-born artist based in Paris, each contributing a painting. Cins, one of the rebel children of S.E.T., contributed a drawing; OnstOn created a poem and a drawing for this dossier. Ceren Fındık contributed a drawing, Serdar Aydın a digital collage, yours sincerely a concrete cut-up poem.
In conclusion, Kirpi is a medium focusing o poetry and poetical so that we naturally formed this dossier with young and strong poets who play with Surrealist Image. Alper T. İnce, Özgür Asan, Şakir Özüdoğru, Umut Taylan, Ömer Akay, Zozan Gemilerördü, Fantom, A. Emre Cengiz, Burcu İnci and Baran N all contributed poems.
These efforts know they are taking a long way anyhow, up to the mythical Mount Kaf at the end of the world. From the lands where a Cyclops sets an ambush, Beberuhi wanders in the bush, which Simav Kadisi prefers over everything but his lover’s cheek, to the infinity of cosmos...
Rafet Arslan
2010/2011 Istanbul
Kirpi Şiir 6/Gerçeküstü İmgeye Dair
2011 yılı Türkiye’sinde yaşayan, güncel Gerçeküstü imgeye dair bir dosya hazırlamak, beraberinde birçok farklı mecrayı, tarihsel arkeoloji hevesini, hesaplaşmayı da gündeme almak demektir. Türkiye gibi avangard geleneği çok sonraları idrak etme yolunda adımlar atmış çorak bir coğrafya da, Sürrealizm gibi engin bir yatak-nehir sadece edebiyatın, görsel sanatların belirlenmiş sınırlarıyla ya da kültür endüstrisinin tüketim mantığıyla ele alınamaz.
Çünkü Sürrealizm rasyonaliteye, kentsoylu değerlere, moderniteye, dinsel, şovenist her türlü baskılamaya karşı bir duruş; dünyayı bambaşka bir gözle görme biçimidir. Antonin Artaud’a göre zihinsel bir durum, Breton’a göre ise devrimsel bir harekettir.
İmgeyi sadece toplumcu, gerçekçi, gelenekçi, ulusal ya da cemaatsel bakış açıları ile görenler için bu ekinsel emekler hep nafile çabalar olarak görülmüş, batırılmış, görmezden gelinmiş, ötekileştirilmiştir. Gerçeküstücülük, kültür endüstrisinin güncellik kavramına göre nostaljik bir ütopik çaba, bazı postmodernist olduğunu iddia eden yaklaşımlar için ise geçmişin baskıcı avangard’ıdı, bir çeşit çıkmaz yoldur.
Ama tüm bu iddiaların aksine Gerçeküstücü İmge, 21. yüzyılın başında tüm kürede(ve de ülkede) televizyondan internete, reklamcılıktan sinemaya, tasarımdan modaya gündelik yaşamın içinde, her köşesindedir. Postmodern durumun devrimci avangard’ı yok ettiğine inananlar erken bir bayram merasimi yaptılar.
Bu gün dünyanın 30’dan fazla ülkesinde aktif, güncel ve yaşayan uluslar arası bir Sürrealist hareket var. Ortak imzaya açılan uluslar arası bildiriler, kolektif sergi-etkinlik-festivaller, yerel/küresel yayınlar, internetin sağladığı imkanlarla sürekli canlı, tartışma ve eylem halinde bir Sürrealizm. Bu durumun kuşkusuz en net kanıtı 2010 yılı içinde, 24 ülkeden, 80’in üstü katılımcının emekleriyle yayınlanan Hydrolith adlı antolojidir. 21. yüz yılın bu ilk uluslar arası sürrealist antolojisinde Türkiye Gerçeküstü hareketi S.E.T’de çeşitli ürünlerle dahil olmuştur.
Ülkemiz özgülünden baktığımızda yaklaşık 80’lık bir gecikmişlik söz konusudur ve öncelikle bu meseleye cesurca, tam da göbeğinden dalmak gerekmektedir. Bu yüzden hazırladığımız dosyaya şiir, resim, kolajların yanında iki adette metine yer verdik. “Neden bir Türk Sürrealizmi Yok” başlıklı metinimiz modernizm sürecinde Türkiye’nin düşün-sanat ortamında neden Sürrealizmin yaşam şansı bulamadığı sorusunu, barındırdığı kaçış çizgileriyle birlikte ele alan bir ön araştırmadır. Peşi sıra soruşturmayı derinleştirmek, genişletmek yanında yeni sorulara/yollara da ışık tutma hevesini doğurma niyetindedir. Ve akla gelen ilk soru modern dönemde varlık şansı bulamayan avangard, postmodern durum içinde nasıl yaşam bulmuştur? İşte çetin diğer bir düşünsel yol arayışı…
Seçtiğimiz ikinci metin ise Arap Sürrealist Hareketinin 1975 tarihli manifestosu. Özellikle bu topraklara yabancı, dışardan ithal bir heves olarak gören anlayışlara ironik bir yanıt olduğunu düşünüyoruz. Orta Doğu topraklarının bereketli düş iklimine örnek, bir tasavvuf ustası olması yanında gerçek bir devrimci de olan Hallac-ı Mansur’un bir şiiri ile birlikte yer veriyoruz. Bu meşakkatli-önemli çeviri ve Hassan el Sabah’tan bir dörtlüğü dosyamız için özenle çeviren sevgili J.M’ye buradan selamlarımızı iletiriz.
20. yüz yıl Gerçeküstücü imge geleneğine bir selam çakmak için üstad Prevert’in bir yeni çevirisine yer verdik. Bunun yanında güncel-küresel Sürrealist şiire Arjantin, Portekiz, İngiltere ve İsveç’ten dört şair ile örnek verdik. Merl Fluin, Londra Sürrealist Eylem Grubu üyesi ve dosyamıza giren şiiri 2010 tarihli şiir kitabı The Reality Binge Trick’ten alındı. Emma Lundenmark ise Stockholm Sürrealist Grup üyesi ve onunda dosyamıza giren şiirleri 2010 yılında basılan Organica Fläktrum’de den alındı. Juan Carlos Otena, Arjantin ve Montevideo’yu kapsayan Rio de le Plata Sürrealist Grup üyesi bir yazar-şair ve dosyamız için özel gönderdiği bir şiirine yer verdik. Carlos Martins, Portekiz Sürrealsit hareketin köklü isimlerinden ve o da Borges Defteri’nden sevgili Sufi’nin özenli bir çevirisi ile Türkçeye kazandırılmış oldu. Dosyamızın çeviri sürecinde bize destek- nefes veren Umut Taylan, Ezgi Aksoy, Ayşe Özkan, Alice’e de buradan teşekkürlerimizi sunarız.
Gerçeküstücü İmge özel sayımızın diğer yurtdışı katılımcıları birer resim ile dosyamıza güç veren Atina Sürrealist grup üyesi Theoni Tambaki ve Paris’te yaşamını sürdüren İstanbul doğumlu sanatçı Ody Saban. S.E.T’in asi çocuklarından cins bir çizim, OnstOn ise bir şiir/çizim ile dosyamız için üretim yaptılar. Ceren Fındık bir çizim, Serdar Aydın bir dijital kolaj, bende bir somut, cut-up şiirle dosya da yer aldım. Tuncay Takmaz dostumuz bir görsel işiyle katkıda bulundu.
Sonuçta Kirpi, şiir ve poetikasına yoğunlaşmış bir mecra ve doğal olarak bizde genç, güçlü ve Gerçeküstücü İmge ile paslaşan şiirlerle dosyamızın gövdesini oluşturduk. Alper T. İnce, Özgür Asan, Şakir Özüdoğru, Umut Taylan, Ömer Akay, Zozan Gemilerördü, Fantom, A. Emre Cengiz, Burcu İnci ve Baran N. bizlerle şiirlerini paylaştılar.
Sonuçta uzun yolun eridir bu çabalar, menzili Kaf Dağının ardına dayanan…
Tepegöz’ün pusu da beklediği, Beberuhi’nin çalılıklar arasında tur attığı, Simav Kadısının yarin yanağından gayrı dediği topraklardan kozmosun sonsuzluğuna dek...
Rafet Arslan
2010/2011 Istanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder