RUHUN SOKAK GÜRÜLTÜSÜ DÜŞ RİTMİNDE

THE DIN OF STREET SPIRIT SOUNDS IN THE RYTHME OF DREAMS

25 Şubat 2011 Cuma

Destruction Action!!!



action by cins

24 Şubat 2011 Perşembe

Havaifişekler 2/ Fireworks 2

2 "ön Yıkım günü" 27Şubat-Pazar, İzmir de gerçekleşecek.
Kadıköy Gram'daki ilk "ön Yıkım gecesi" kayıtlarını dinlemek-indirmek için link ise:
http://www.archive.org/details/23.01.2011-fireworksPre-destructionNightAtGram


*

2nd "pre-destruction night" will be held in İzmir on 27 February 2011, Sunday.
To listen to and download the records of the 1st pre-destruction night click:
http://www.archive.org/details/23.01.2011-fireworksPre-destructionNightAtGram

S.E.T Kelebekleri 7 /Papillons of S.E.T. 7


Long live the union of the girls rinding red hoods!

18 Şubat 2011 Cuma

Hafıza: Toplum Düşmanı /Memory: Public Enemy

S.E.T'in 2008 yazında yaptığı Toplum Düşmanı olma çağrısı sokakta başlayıp, netteki adalardan fanzinlere, forumlara açılan bir otonom uzay yaratmıştı. Kuşkusuz bu etkinliğin tepe noktasını 16 Şubat 2010'da KargArt'ta açılan Toplum Düşmanı sergisi oluşturmuştu. Toplum Düşmanı ile başlattığımız yeni bir bilinç, örgütlenme, ruhsal direniş çağrısı bugün Yıkım 2011 kampanyası ile büyümekte...


resim: Hakan Gürsoytrak


Toplum Düşmanı Olabilmek İçin


Son 30 yıl içinde uzlaşma/konsensus kavramları küresel kültürün-hayat tarzının temel değerleri haline geldi. Çatışma yerine müzakereyi temel alan bu kültür geliştikçe, insan var oluşunun uysallık eğilimi artmaktadır.

Gündelik hayatın sunduğu her seçenek, sistem içi rol modelleri arasından ‘özgürce’ seçim yapmak üzerine kuruludur. Oysa insanoğlu verili düzenekler içinde seçim yaptıkça köleliliği daha da artmaktadır. Artık bu kölelik her hangi bir kiliseye olduğu gibi, bir şirkete de yönelebilmektedir.

Politik doğruculuk denen kavramın ilerleyişiyle, dış sansür yanında otosansür de tek tek bireylerin beyinlerinde yer sahibi olmuştur.

Dünya ile uygarlık ile insan ile kökten hesaplaşmayı, yalnız kalmayı göze almayan her üretim ya da varoluş sistemi güçlendirmekten başka işe yaramayacaktır. Bu yüzden kötümserliğimizi örgütlemek zorundayız. Çünkü kötümserliği örgütlemek demek, kelimenin Benjaminci anlamıyla ilk başta ahlaki metaforu kapı dışarı etmek demektir. Gündelik hayatı ele geçiren şiddet karşısında, şiddetli olmalıyız. Nihilist saldırganlığın doğurgan enerjisini hatırlayarak işe başlayabiliriz
Sistemim hayatın her alanında ürettiği pornografiden çıkış, içten patlayarak pornografiyi aşacak; yeni bir pornografi ile olacaktır; porno politik ile mümkün olacaktır.

Toplum düşmanı politikaya karşıdır, iktidara olduğu kadar muhalefete de karşıdır, bir rol modeline dönen muhalifliği de karşıdır. İhtiyacımız toplumun taşıdığı her türlü hastalığa karşı, total bir reddiyedir. Yeni var oluşları, durumları, mutasyonları büyütmek için.

S.E.T.
2009/Ağustos

http://www.toplumdusmani-action.blogspot.com/

***
The call for public enemy started on the street in the summer of 2008 and created an autonomous space leading to islands on the net, fanzines and forums. Following this, the exhibition Public Enemy opened on 16 February 2010 at Kargart. Today, a call for a new consciousness, cooperation and spiritual resistance is developing....


How to become a public enemy

İn the last three decades, conceptions of consensus and compromise have become the essential values of global culture-life style. As this culture based on the dialogue instead of conflict develops; tendency to docility of human existence gets deeper…

Evey alternative served in the daily life is based on “free” choices amongst intra-system role models. However, as long as human makes her/his choices within the existing mechanisms, s/he advances her/his own slavery. Then, this slavery can head towards a company as well as a church.


In the advancement of the concept of political correctness, both self and external censorship have their place in individual minds.

Every production or existence that don’t venture settling accounts with the world, civilization, human and being isolated will only strengthen the system. Thus, we have to organize our pessimism. Because organizing pessimism, in Bejaminian terms, means to banish the moral methaphor in the first place. We have to be violent, against the violence capturing everday life. We can start by remembering the fertile energy of nihilist aggression.


Liberation from the pornography produced in all aspects of life by the system will be with the a new pornography that will occur by exploding inside and transcending itself. This is the pornography politics.



The public enemy is against politics. The public enemy is agaist defiance as much as power, against the defiance that turns into a role model. Our need is a total rejection of any kind of sickness of the society. To foster new existences, new conditions and new mutations…

translated by: Michele

16 Şubat 2011 Çarşamba

DON LACOSS

DON LACOSS (1964-2011)

Gerçeküstücü Rene Crevel üzerine uzman arkadaşımız Myrna Rochester, Ann Arbor'daki University of Michigan'da doktorasını bitirmek üzere olan, gerçeküstücülükle ilgilenen biriyle tanışmamızı istediğinde, biraz şüpheci ve hatta uzak davrandık... Nihayetinde etrafta gerçeküstücülük ile ilgilenen birçok insan var ve çoğu yüzeysel bir şekilde ilgileniyor. Ama Don Lacross ile tanıştığımızda etkilendik; gerçeküstücülükle ilgili bizim kadar bilgi sahibi olmasının yanında, en az bizim kadar seviyordu da.

Kendini şiire, özgürlüğe ve sevgiye adamıştı; bunların günlük hayatta yüceltilmesine ve olağan dışı dünyada gerçekleştirilmesine. Sanki en başından beri tanışıyormuşuz ya da, yıllarca aradıktan sonra birbirimizi bulmuş eski birer arkadaş gibiydik. Sonra projeler, umutlar ve rüyalar üzerinde durdukça durduk; sonuç iki taraf için de ilham verici ve yararlıydı. Her zaman fikirlerini ve ilhamlarını paylaşmak Don LaCoss’un yaşama biçiminin bir parçasıydı. Birlikte çalışmak her zaman eğlenceli oldu ve o nerede olursa olsun, orada gülümseme, keyif ve oyunlar vardı.

Birlikte ortak heyecanları paylaştığı Susan Crutchfield'la tanışma şansını elde etti ve çocukluğun verdiği büyük neşeyi ve büyüsünü oğlu Benjamin'le tekrar yaşadı. Benjamin'le birlikte uğraştıkları projeler konusunda hep bizimle bağlantı kurdu. Her günü tutkuyla yaşadığını hissediyorduk, bir dakikası bile boş geçmiyordu, günlerini hayal gücüyle ve hayal gücünü günlük hayatta gerçekleştirmeyle uğraşıyordu... Ne de olsa, şimdi var olan bir zamanlar sadece hayal ediliyordu... Ve Don'un hayal gücü vahşi ve özgürdü. Eleştirel gücünü yabancılaşmaya, maddeleştirmeye ve sahte bilinçlenmeyle savaşmak için kullandı ve hepimizi "tarihe dönüp bakmaktan utanmamak ve hayal edilemeyen post kapitalist geleceği hayal etmek" konusunda teşvik etti.

University of Texas'ın yayınladığı Michael Lowy'nin Seher Yıldızı: gerçeküstücülük, marksizm, anarşizm situasyonizm, ütopya kitabına * yazdığı ön sözde, “Freudyen Hegelciliğe olan sıra dışı bağlantıları ile, gerçeküstücülük özgür olmama durumunu yok etmeyi hedefler, bunun için de bireysel bilincin kurtulması ve sosyal dünyanın eş zamanlı dönüşümü gerekmektedir” der. Kitapçık şeklinde basılan '68'de Gerçeküstücülük: Paris, Prag ve Chicago' adlı uzun denemesinde Don LaCoss gerçeküstücülük ile var olan gerçeküstücü grupların ilişkilerinin önemli tarihini analiz etmiştir... Sonuçta "Gerçekçi ol, İmkansızı iste!" gerçeküstücü bir slogandır.

Arkadaşı Franklin Rosemont'u kaybettikten sonra University of Texas'taki Surrealist Series'in düzenlenmesi işini üzerine aldı. O sırada üniversite tarafından yayınlanacak, Arap dünyasındaki gerçeküstücülükle ilgili, “Imp of the Perverse” başlıklı kitap üzerinde çalışıyordu. Caz müzisyeni Sun Ra, Lacoss'un Ron Sakolsky'nin Oyster Catcher'ında yayınladığı denemenin ilham kaynaklarından biriydi. Şu sırada bir sayısı yapım aşamasında olan Fifth Estate dergisini sıklıkla düzenliyordu,.

Ray Spiteri ile beraber 2003 yılında, Surrealism, Politics and Culture başlıklı çalışmasını derledi ve düzenledi. 46 yaşında, yapacak ve katkıda bulunacak birçok şeyi vardı, hepimiz ve gerçeküstücülük için ne büyük bir kayıp. Don'un polemiksel tarafı bizim yakın zamanda yayınladığımız gerçeküstücü manifestolara yaptığı katkılarda görülebiliyor: "Another Paradise lost: A Surrealist Program of Demands on the Gulf of Mexico Oil Disaster" (Meksika Petrol Felaketinde Sürrealist bir Talep Programı) ve "No War on the Moon!" (Ayda Savaşa Hayır!) manifestoları. Woman with Gutiar: Memphis Minnie's Blues (Gitarlı Kadın: Memphis Minnies’in Bluesları) adlı kitabın yazarları Paul Garon ve Beth Garon, Don'un tarzını "muhteşem derecede keskin ve zırh delen bir silah" olarak yorumladı. Don, Joseph Jablonski tarafından Harrispurg/Pensilvanya'da düzenlenecek bir Gerçeküstü Sergi: Rising Sun, Maya Bin yılı/2012 ile ilgili bir kaç çalışma hazırlıyordu.

Don'un özel tutkusunun bir kısmı, çizgi romanlarda bulduğu özgürleşme görüntülerini alıp görünmeyen içerikleriyle kullanmaktı. Bu şekilde, geçmişi yeniden oluşturup, günümüze ilham verip geleceğin görüntüsünde bir devrim yaratıyordu. Bütün bunun yanında bir de olağanüstü mizah kısmı vardı. Lacoss'un üzerinde çalıştığı şeyler insanın özgürleşmesi konusunda olmazsa olmazlardandı ve bu yüzden bir şekilde devam etmeli çalışmaları. Fifth Estate dergisi ve diğer alternatif yayınlarla yaptığı çalışmaları , sahip olduğu amaçlar inanılmaz derecede önemli. İşte bunun gibi yerlerde yeni fikirler kaynağını buldu, parlak yıldızlar gibi parlayan; özgürlüğün kendi kendine esnediği ve harika bir geleceğin ihtimallerinin bulunabileceği yerler.

Birleşik Devletler Sürrealist Hareketi (Chicago Sürrealist Group)

Çeviri: Anıl Karol

* Bu kitap dilimize Sabah Yıldızı, Gerçeküstücülük ve Marksizm olarak çevrilmiştir. Orijinal metnin başlığına uygun bir başlık çevirisidir bu; yalnız kaynak metinde bulunan üç bölüm eksik olarak Türkçe’ye aktarılmıştır. (Versus Yay, 2009, istanbul)


DON LACOSS (1964-2011)
When our friend Myrna Rochester, expert on the surrealist Rene Crevel, told us that we it was necessary for us to meet someone interested in surrealism, finishing his doctorate at the University of Michigan in Ann Arbor, we were skeptical, even perhaps somewhat hostile…There are, after all, lots of people interested in surrealism, most are interested in only a superficial way. But when we met Don Lacoss, we were impressed; not only did he know as much about surrealism as we did, but he loved it just as much as we did.
He was committed to poetry, freedom and love…. to their exaltation in daily life and to their actualization in the phenomenal world. It was as if we had known him forever or as if we had found, after searching for years, a long lost friend. We immediately began to elaborate, and continued to elaborate, a beautiful conversation about projects, hopes and dreams that was mutually inspiring and beneficial to all of us. That was a part of Don way of living, always sharing ideas, inspirations….working together was always fun, and wherever he was, there was laughter and pleasure and games.
He was fortunate to find Susan Crutchfield who shared his enthusiasms and he experienced again the great joys and magic of childhood with his son Benjamin. He kept us posted on the projects he and Benjamin were involved in. We had the feeling that every day was a passionate one for him, that he did not waste a minute, but filled his days with explorations in the emancipation of the imagination and his efforts toward actualization his imagination in daily life….after all, what now exists was at one time only imagined….and Don’s imagination was wild and free. He used his critical powers to attack alienation, reification, and false consciousness and urged us all “not to shy away from looking back on history to help imagine the unimaginable postcapitalist future.”
In the Introduction Lacoss wrote to Michael Lowy’s Morning Star: surrealism, marxism, anarchism, situationism, utopia published by the University of Texas Press, he wrote that “surrealism with its commitments to an unorthodox Freudo-Hegelianism attempts to abolish unfreedom by the self-liberation of individual consciousness and the simultaneous transformation of the social world.” In a long essay published in booklet form as Surrealism in ‘68: Paris, Prague Chicago he analyzed that pivotal historic period in relationship to surrealism and the existing surrealist groups….after all “Be realistic, Demand the Impossible!” is a surrealist slogan.
Lacoss undertook the editing of the Surrealist Series at the University of Texas Press after the loss of his friend Franklin Rosemont. He was currently working on a book to be published by Texas on George Henein, Egyptian surrealism and surrealism in the Arab world entitled the Imp of the Perverse. The jazz musician Sun Ra was the subject of an inspired essay by Lacoss published in Ron Sakolsky’s magazine Oyster Catcher. He frequently edited issues of the Fifth Estate, one is currently in production.
With Ray Spiteri in 2003 he had collected and edited Surrealism, Politics and Culture. At 46, he still had so much to contribute, what a loss to us all and to surrealism. Don’s polemical side can be found in his contributions recently to our surrealist manifestoes “Another Paradise Lost: A Surrealist Program of Demands on the Gulf of Mexico Oil Disaster” and “No War on the Moon!” Paul Garon, author with Beth Garon, of Woman with Guitar: Memphis Minnie’s Blues described Don’s style as “a wonderfully sharp and armor-piercing weapon.” Don was putting together some works for the International Surrealist Exhibition being organized by Joseph Jablonski in Harrisburg , PA, on the theme of Mayan Millennium in 2012.
Part of Don’s special passion was to search out and find the image of emancipation in comics or to detourn those images to bring out their latent content…..thus, remaking the past, inspiring the present and revolutionizing the image of the future…all at the same time and with glorious humor. The work Lacoss was doing is essential work for human emancipation, and somehow it must continue. It is our plan to do a collection of his essays and to finish his book on Henein, and surrealism. His work, his work with the Fifth Estate, alternative publications and causes that he held dear are incredibly significant…it is in these places that is found the laboratory of new ideas, the ones that shine like bright stars; the places where freedom stretches itself, and where the possibilities of a marvelous future are to be found.

The Surrealist Movement in the U.S.

13 Şubat 2011 Pazar

S.E.T Kelebekleri 6 /Papillons of S.E.T. 6

Hayal gücü iktidara/dream force to power!

SET "göçebe" araştırmalar bürosu, Kadıköy, merdivenler
S.E.T “Nomad” Bureau of Research/ Kadıköy, stairs

Designed by:cins

12 Şubat 2011 Cumartesi

vakit

ruku

6 Şubat 2011 Pazar

S.E.T Kelebekleri 5/Papillons of S.E.T. 5

5st papillon: THE DIN OF STREET SPIRIT SOUNDS IN THE RYTHME OF DREAMS

4 Şubat 2011 Cuma

Don Lacoss infinity...

Değerli Sürrealist yoldaşımız Don LaCoss'u 31 Ocak Pazartesi günü, çok erken ve talihsiz bir kayıp olarak, sonsuzluğa yolladık.

Don bir Sürrealist, bir devrimci olması yanında sıkı bir araştırmacı ve editördü aynı zamanda. Ron Sakalsky'nin metninde bahsettiği gibi OrtaDoğu gerçeküstücülüğüne özel bir heves duyuyordu. Tam da Mısır bir isyanın ışığıyla aydınlanırken ve Türk Sürrealist hareketi S.E.T, 1973 Arap Sürrealist Hareketi Manifestosunu isyan ve Don'un kaybıyla aynı anda Kirpi Şiir 6 yayınlamışken onu sonsuza uğurladık...

Aşağıdaki link'ten Don Lacoss'un Mısır Sürrealizmine dair önemli araştırma metnini "ingilizce" okuyabilirsiniz:
http://www.egyptiansurrealism.com/index.php?/contents/art-and-liberty-surrealism-in-egypt/

S.E.T.
...................

ps: SLAG'teki dostlarımızın verdiği linklerde kaybına dair Ron Sakolsky'nin yazmış olduğu yazıyı ve anısına açılmış blog'u görebilirsiniz.



Slag's
We are shocked and saddened to hear of the death of our Surrealist comrade Don LaCoss on Monday. He was passionate and tireless and will surely be missed by all of us in the international Surrealist movement.

A short announcement of Don's death and a tribute to him by Ron Sakolsky can be found here:
http://anarchistnews.org/?q=node%2F13741

A memorial blog where people can share their memories of him has been set up here:
http://donsblog64.blogspot.com/
Our condolences go to all of Don's friends and family.

3 Şubat 2011 Perşembe

Kirpi Şiir 6: Gerçeküstü İmge/ Of Surrealist Image

Compiling a dossier on Surrealist image as experienced in Turkey of 2010 would be an act involving various different fields, a fancy for archeology of history, and settling up. In a barren geography like Turkey where the steps to comprehend the avant-garde tradition were taken much later, a vast bed–river like Surrealism cannot be reviewed only in terms of the pre-determined borders of literature and visual arts or the consumerist approach of culture industry.


That’s because Surrealism is a stand against rationality, bourgeois values, modernism, religious, chauvinist or other oppressions, and is a way of seeing the world through wholly different eyes. It is a state of mind according to Antonin Artaud, and a revolutionary movement to Breton.

Those who see this image from a socialist, realistic, traditionalist, nationalist or sectarian point of view have always found such cultural efforts futile, or spoke ill of them, or ignored or marginalized them. According to the culture industry’s notion of actuality, Surrealism is a nostalgic utopian effort; to those who allege to be postmodernists, it is an oppressive avant-garde of the past, a kind of dead end street.

Unlike all these allegations, however, Surrealist image is everywhere in early 21st century, in the world and daily life in general, from television to Internet, advertising to the movies, designing to fashion. Ceremonies held by some circles to celebrate that postmodernism destroyed the revolutionary avant-garde proved to be premature.

In the present an international Surrealist movement is active, actual and alive in over 30 countries of the world. It is a Surrealism kept alive, debating and active by statements signed at international level, collective exhibitions, events and festivals, local/global publications, and the communication means provided by the Internet. The most obvious proof of this movement is the anthology entitled Hydrolith published by over 80 contributors from 24 countries in 2010. This first international anthology of Surrealism of the 21st century, it contains various products from S.E.T., the Turkish Surrealism movement.

A review of the special case of this country reveals that it delayed approximately 80 years so that we have to focus urgently and boldly on this issue. Therefore we added two articles in this file in addition to poetry and collages. The article entitled ‘Why there is no Turkish Surrealism?’ is a preliminary study of the question why could Surrealism not find an opportunity to exist in the Turkish philosophy and arts during the process of modernism, which focuses on the escape routes it contains. It aims to deepen and expand this investigation, in addition to arousing interest for shining a light on new questions / paths. And the first question that springs to mind is that after having failed to survive in the modern period, how come avant-garde finds an opportunity to live in these postmodern times? That’s another difficult philosophical way to find…

The second article we chose is the Arabian Surrealist Movement’s manifesto dated 1975. We believe it is an ironic answer to those who consider Surrealism a misfit in this part of the world, a zeal imported from abroad. We publish it together with a poem by Hallac-I Mansur who is one of the good examples proving how fertile is the Middle East for dreaming, who is both a master of tasavvuf (Islamic mysticism) and an out-and-out revolutionary. It is our pleasure to thank dearest J.M. who performed the laborious and important task of translating this poem, in addition to translating a stanza by Hassan el Sabah for this dossier.

To pay homage to the Surrealist image of the 20th century, we added a new translation of the master, Prevert. Furthermore, we selected four poets from Argentina, Portugal, U.K. and Sweden as examples of the present current-global Surrealist poetry. Merl Fluin is a member of the Surrealist London Action Group, that poem was taken from her book The Reality Binge Trick (2010). Emma Lundenmark is a member of the Surrealist Group in Stockholm, those poems were taken from her book Organica Fläktrum (2010). Writer-poet Juan Carlos Otena is a member of Rio de la Plata Surrealist Group covering Argentina and Montevideo, that poem was specially sent by him for our dossier. Carlos Martins is one of the leading representatives of the Portuguese Surrealist movement, his poem was meticulously translated into Turkish by dear Sufi and taken from the collection Borges Defteri (Borges’s Notebook). We would like to thank Umut Taylan, Ezgi Aksoy, Ayşe Özkan and Alice for the support and kiss of life they provided for translation of materials for this dossier.

Foreign contributors to our special issue on Surrealist Image are Theoni Tambaki who is a member of the Athens Surrealist Group and Ody Saban, a Turkish-born artist based in Paris, each contributing a painting. Cins, one of the rebel children of S.E.T., contributed a drawing; OnstOn created a poem and a drawing for this dossier. Ceren Fındık contributed a drawing, Serdar Aydın a digital collage, yours sincerely a concrete cut-up poem.

In conclusion, Kirpi is a medium focusing o poetry and poetical so that we naturally formed this dossier with young and strong poets who play with Surrealist Image. Alper T. İnce, Özgür Asan, Şakir Özüdoğru, Umut Taylan, Ömer Akay, Zozan Gemilerördü, Fantom, A. Emre Cengiz, Burcu İnci and Baran N all contributed poems.

These efforts know they are taking a long way anyhow, up to the mythical Mount Kaf at the end of the world. From the lands where a Cyclops sets an ambush, Beberuhi wanders in the bush, which Simav Kadisi prefers over everything but his lover’s cheek, to the infinity of cosmos...


Rafet Arslan
2010/2011 Istanbul



Kirpi Şiir 6/Gerçeküstü İmgeye Dair
2011 yılı Türkiye’sinde yaşayan, güncel Gerçeküstü imgeye dair bir dosya hazırlamak, beraberinde birçok farklı mecrayı, tarihsel arkeoloji hevesini, hesaplaşmayı da gündeme almak demektir. Türkiye gibi avangard geleneği çok sonraları idrak etme yolunda adımlar atmış çorak bir coğrafya da, Sürrealizm gibi engin bir yatak-nehir sadece edebiyatın, görsel sanatların belirlenmiş sınırlarıyla ya da kültür endüstrisinin tüketim mantığıyla ele alınamaz.

Çünkü Sürrealizm rasyonaliteye, kentsoylu değerlere, moderniteye, dinsel, şovenist her türlü baskılamaya karşı bir duruş; dünyayı bambaşka bir gözle görme biçimidir. Antonin Artaud’a göre zihinsel bir durum, Breton’a göre ise devrimsel bir harekettir.
İmgeyi sadece toplumcu, gerçekçi, gelenekçi, ulusal ya da cemaatsel bakış açıları ile görenler için bu ekinsel emekler hep nafile çabalar olarak görülmüş, batırılmış, görmezden gelinmiş, ötekileştirilmiştir. Gerçeküstücülük, kültür endüstrisinin güncellik kavramına göre nostaljik bir ütopik çaba, bazı postmodernist olduğunu iddia eden yaklaşımlar için ise geçmişin baskıcı avangard’ıdı, bir çeşit çıkmaz yoldur.

Ama tüm bu iddiaların aksine Gerçeküstücü İmge, 21. yüzyılın başında tüm kürede(ve de ülkede) televizyondan internete, reklamcılıktan sinemaya, tasarımdan modaya gündelik yaşamın içinde, her köşesindedir. Postmodern durumun devrimci avangard’ı yok ettiğine inananlar erken bir bayram merasimi yaptılar.

Bu gün dünyanın 30’dan fazla ülkesinde aktif, güncel ve yaşayan uluslar arası bir Sürrealist hareket var. Ortak imzaya açılan uluslar arası bildiriler, kolektif sergi-etkinlik-festivaller, yerel/küresel yayınlar, internetin sağladığı imkanlarla sürekli canlı, tartışma ve eylem halinde bir Sürrealizm. Bu durumun kuşkusuz en net kanıtı 2010 yılı içinde, 24 ülkeden, 80’in üstü katılımcının emekleriyle yayınlanan Hydrolith adlı antolojidir. 21. yüz yılın bu ilk uluslar arası sürrealist antolojisinde Türkiye Gerçeküstü hareketi S.E.T’de çeşitli ürünlerle dahil olmuştur.

Ülkemiz özgülünden baktığımızda yaklaşık 80’lık bir gecikmişlik söz konusudur ve öncelikle bu meseleye cesurca, tam da göbeğinden dalmak gerekmektedir. Bu yüzden hazırladığımız dosyaya şiir, resim, kolajların yanında iki adette metine yer verdik. “Neden bir Türk Sürrealizmi Yok” başlıklı metinimiz modernizm sürecinde Türkiye’nin düşün-sanat ortamında neden Sürrealizmin yaşam şansı bulamadığı sorusunu, barındırdığı kaçış çizgileriyle birlikte ele alan bir ön araştırmadır. Peşi sıra soruşturmayı derinleştirmek, genişletmek yanında yeni sorulara/yollara da ışık tutma hevesini doğurma niyetindedir. Ve akla gelen ilk soru modern dönemde varlık şansı bulamayan avangard, postmodern durum içinde nasıl yaşam bulmuştur? İşte çetin diğer bir düşünsel yol arayışı…

Seçtiğimiz ikinci metin ise Arap Sürrealist Hareketinin 1975 tarihli manifestosu. Özellikle bu topraklara yabancı, dışardan ithal bir heves olarak gören anlayışlara ironik bir yanıt olduğunu düşünüyoruz. Orta Doğu topraklarının bereketli düş iklimine örnek, bir tasavvuf ustası olması yanında gerçek bir devrimci de olan Hallac-ı Mansur’un bir şiiri ile birlikte yer veriyoruz. Bu meşakkatli-önemli çeviri ve Hassan el Sabah’tan bir dörtlüğü dosyamız için özenle çeviren sevgili J.M’ye buradan selamlarımızı iletiriz.
20. yüz yıl Gerçeküstücü imge geleneğine bir selam çakmak için üstad Prevert’in bir yeni çevirisine yer verdik. Bunun yanında güncel-küresel Sürrealist şiire Arjantin, Portekiz, İngiltere ve İsveç’ten dört şair ile örnek verdik. Merl Fluin, Londra Sürrealist Eylem Grubu üyesi ve dosyamıza giren şiiri 2010 tarihli şiir kitabı The Reality Binge Trick’ten alındı. Emma Lundenmark ise Stockholm Sürrealist Grup üyesi ve onunda dosyamıza giren şiirleri 2010 yılında basılan Organica Fläktrum’de den alındı. Juan Carlos Otena, Arjantin ve Montevideo’yu kapsayan Rio de le Plata Sürrealist Grup üyesi bir yazar-şair ve dosyamız için özel gönderdiği bir şiirine yer verdik. Carlos Martins, Portekiz Sürrealsit hareketin köklü isimlerinden ve o da Borges Defteri’nden sevgili Sufi’nin özenli bir çevirisi ile Türkçeye kazandırılmış oldu. Dosyamızın çeviri sürecinde bize destek- nefes veren Umut Taylan, Ezgi Aksoy, Ayşe Özkan, Alice’e de buradan teşekkürlerimizi sunarız.


Gerçeküstücü İmge özel sayımızın diğer yurtdışı katılımcıları birer resim ile dosyamıza güç veren Atina Sürrealist grup üyesi Theoni Tambaki ve Paris’te yaşamını sürdüren İstanbul doğumlu sanatçı Ody Saban. S.E.T’in asi çocuklarından cins bir çizim, OnstOn ise bir şiir/çizim ile dosyamız için üretim yaptılar. Ceren Fındık bir çizim, Serdar Aydın bir dijital kolaj, bende bir somut, cut-up şiirle dosya da yer aldım. Tuncay Takmaz dostumuz bir görsel işiyle katkıda bulundu.

Sonuçta Kirpi, şiir ve poetikasına yoğunlaşmış bir mecra ve doğal olarak bizde genç, güçlü ve Gerçeküstücü İmge ile paslaşan şiirlerle dosyamızın gövdesini oluşturduk. Alper T. İnce, Özgür Asan, Şakir Özüdoğru, Umut Taylan, Ömer Akay, Zozan Gemilerördü, Fantom, A. Emre Cengiz, Burcu İnci ve Baran N. bizlerle şiirlerini paylaştılar.

Sonuçta uzun yolun eridir bu çabalar, menzili Kaf Dağının ardına dayanan…

Tepegöz’ün pusu da beklediği, Beberuhi’nin çalılıklar arasında tur attığı, Simav Kadısının yarin yanağından gayrı dediği topraklardan kozmosun sonsuzluğuna dek...

Rafet Arslan
2010/2011 Istanbul

1 Şubat 2011 Salı

Zaman ve Düş/Time and Dream

Dünya,çoktandır bir zamanın düşünü görmektedir, ama onu gerçek anlamda yaşamak için şimdiden bilinç sahibi olması gerekir.
Gösteri Toplumu/Guy Debord(Bölüm 6: Gösteri Zamanı, 164)

*
The world already dreams of such a time. In order to actually live it, it only needs to become fully conscious of it.
The Society of the Spectacle /Guy Debord
(Chapter 6:Spectacular Time , 164)