Kuş izleyicileri sahne arkasında büyü yapıyor
Kuşları görebilir misiniz derin karanlığın?
Sadece parıldayan kuşları yarasaları
Dip çeker sizi geceleyin
Kuytu bir ana rahmine
Geri dönüş büyüsü
Üzerinize üfleyen duman
Yokoluşa esir
Hazır bir gezegen
Sahne ortasında iblislerin dansı
Ruhunuz can bile çekişmeden
Duyumsamadan yaşadığınızı
Sadece sahne ortasında
İblisler dans eden
Borazan çalan gitaristler
Ve ölüm kuytuda
İzliyor tüm felsefelerden uzak
Fantom-2010
*
Bird-watchers are doing magic behind the scene
Can you see the birds of deep darkness?
Only the shining birds and the bats
The depth sucks you at night
The magic for going back
To an obscure womb
The smoke is blowing on you
Enslaved by non-existence
A ready planet
The dance of demons on the scene
Your soul without even in its death throes
Without feeling that you’re living
Just on the scene
Those demons dancing
Guitarists playing trumpets
And the death
In an isolated corner
Watching
staying away
All the philosophies
Fantom-2010
RUHUN SOKAK GÜRÜLTÜSÜ DÜŞ RİTMİNDE
THE DIN OF STREET SPIRIT SOUNDS IN THE RYTHME OF DREAMS
25 Aralık 2011 Pazar
10 Aralık 2011 Cumartesi
Manifesto of Mutant Existence!- Mutant Varoluş Bildirgesi!
Mutant Varoluş Bildirgesi!
İnsan türü, yüzyıllardır, yaşadığı gezegeni ve onda varolan farklı yaşam formlarını yokoluşa sürüklemektedir. Elimizde kalan ise petrole bulanmış denizlere, eriyen buz dağlarına, soyu tükenen canlı türlerine ait bir yokoluş müzesinin arşiv görüntüleridir.
Teknik ve bilim de sağladığı büyük ilerlemenin, karşılığını insan tininde bulmak imkansızdır. İnsan uygarlığının geliştirdiği ilerlemeci-aydınlanmacı ütopyaların hep vardığı menzil; haz, tüketim, iktidar, şeyleşme batağındaki bir virüs formülüdür.
Sürekli üretilen-tüketilen küresel gündelik yaşam, sürekli güncellenen bir sanal hayat döngüsüne dönüşmüştür. Artık “idrak” edebilen, her radikal öznelliği boğan bu gerçeklik hapishanesi yıkılmalıdır.
O zaman “insan”dan geride kalan etik-poetik mirası farklı formlara, yaşamlara taşımayı tartışmalıyız. Bu yokoluş sarmalından ufukta beliren tek çıkış yolu, yeni ve mutant varoluşunların kapısını “tık tık”lamaktır.
Yeni –gerçeküstü- var oluş,
Yeni et-bilinç,
Yeni mutant tin!
Rafet Arslan
Ekim-2001 (İstanbul)
*
For centuries, humankind has been leading the planet that it lives in and dissimilar life forms existed on it into destruction. What remains to us, are only the archive images of a museum of destruction consists of seas soaked in petroleum, icebergs melting away and species becoming extinct.
It is not possible to find a corresponding advancement for the great advances of science and technology in the human spirit. The limit reached by the enlightenment-advancement utopia developed by the human civilization is a virus formula in a deadly trap of pleasure, consumption, power and objectification.
The global daily life which is constantly being produced-consumed has transformed into a virtual cycle of life that is constantly updated. This prison of reality which destroys all radical subjectivity and can now be “perceived” must be destroyed.
Then, we should be discussing the ways to carry the ethical poetic heritage left from the “humankind” into lives. The only emerging way out of this spiral of destruction is “knocking on” the doors of new and mutant ways of existence.
The new surreal existence
The new flesh-consciousness
The new mutant soul!
Rafet Arslan
Ekim-2001 (İstanbul)
Translated by Alican Azeri
mixed media on the wood
İnsan türü, yüzyıllardır, yaşadığı gezegeni ve onda varolan farklı yaşam formlarını yokoluşa sürüklemektedir. Elimizde kalan ise petrole bulanmış denizlere, eriyen buz dağlarına, soyu tükenen canlı türlerine ait bir yokoluş müzesinin arşiv görüntüleridir.
Teknik ve bilim de sağladığı büyük ilerlemenin, karşılığını insan tininde bulmak imkansızdır. İnsan uygarlığının geliştirdiği ilerlemeci-aydınlanmacı ütopyaların hep vardığı menzil; haz, tüketim, iktidar, şeyleşme batağındaki bir virüs formülüdür.
Sürekli üretilen-tüketilen küresel gündelik yaşam, sürekli güncellenen bir sanal hayat döngüsüne dönüşmüştür. Artık “idrak” edebilen, her radikal öznelliği boğan bu gerçeklik hapishanesi yıkılmalıdır.
O zaman “insan”dan geride kalan etik-poetik mirası farklı formlara, yaşamlara taşımayı tartışmalıyız. Bu yokoluş sarmalından ufukta beliren tek çıkış yolu, yeni ve mutant varoluşunların kapısını “tık tık”lamaktır.
Yeni –gerçeküstü- var oluş,
Yeni et-bilinç,
Yeni mutant tin!
Rafet Arslan
Ekim-2001 (İstanbul)
*
For centuries, humankind has been leading the planet that it lives in and dissimilar life forms existed on it into destruction. What remains to us, are only the archive images of a museum of destruction consists of seas soaked in petroleum, icebergs melting away and species becoming extinct.
It is not possible to find a corresponding advancement for the great advances of science and technology in the human spirit. The limit reached by the enlightenment-advancement utopia developed by the human civilization is a virus formula in a deadly trap of pleasure, consumption, power and objectification.
The global daily life which is constantly being produced-consumed has transformed into a virtual cycle of life that is constantly updated. This prison of reality which destroys all radical subjectivity and can now be “perceived” must be destroyed.
Then, we should be discussing the ways to carry the ethical poetic heritage left from the “humankind” into lives. The only emerging way out of this spiral of destruction is “knocking on” the doors of new and mutant ways of existence.
The new surreal existence
The new flesh-consciousness
The new mutant soul!
Rafet Arslan
Ekim-2001 (İstanbul)
Translated by Alican Azeri
mixed media on the wood
Ubik ya da Hasar Tespiti
Can Batukan/Rafet Arslan (for Ubik Project)
http://soundcloud.com/alpha60-1/ubik-ya-da-hasar-tespiti
http://soundcloud.com/alpha60-1/ubik-ya-da-hasar-tespiti
5 Aralık 2011 Pazartesi
Postmodern Zamanlarda Gerçeküstücü Devrim
Gerçeküstücülüğün bilinen, “resmi” tarihi André Breton ile başlar ve onun ölümü ile biter. Bu ölümün, Paris 68 isyanlarının patlama döneminin hemen öncesine gelmesi, bazı sanat tarihçilerinin işini kolaylaştırır ve modernizmin ölümü ile onun en sivri, ele avuca gelmez, gayrı meşru çocuğu Gerçeküstücülüğün ölüm tarihleri eşitlenir.
Fakat; Gerçeküstücülüğün henüz tam yazılmamış bir de “gayrı resmi” tarihi vardır ve bu tarihe küre çapında yaşayan gerçeküstücü toplulukların pratikleriyle her gün yeni çentikler atılmaktadır. Bu erken mezar kazıyıcıların kaçırdığı nokta, Gerçeküstücülüğün modernizm ötesinde, Batı uygarlığın temeline karşı toptan bir reddiye olmasıdır. Onu oluşturan elementlerin kökleri Breton’dan çok eskiye, söylencelere, gizli batıni cemaatlere, bilinmeyen dillere, şifrelere, korsan ütopyalarına dayandığı için ölümsüzdür; her “opus magnum” gibi zamanın altını içinde parıldamaya devam eder.
Kaldırım Taşları Altında Gerçeküstücülük
Breton’un,1966 Eylül’ündeki ölümü ardından hareketin eskilerinden ve güçlü kanaat önderlerinden Jean Schuster, artık Gerçeküstüclüğün bir hareket olarak sona ermesi gerektiğini savunan bir bildiri yayınlar. Paris Gerçeküstücü Topluluğunun 1968 ayaklanmasına katılımının başını çeken, yeni kuşaktanVincent Bounoure ise bu bildiriye çok sert bir karşı yanıt vererek, hareketin yok edilemezliğini savunur. Prag ve Chicago’daki önemli Gerçeküstücü toplulukların verdiği Bounoure’ya verdiği destek ile 80’li yıllara kadar hakim olacak, merkezi üç Gerçeküstücü topluluğun başını çektiği yeni bir süreç başlar. Yayınlanan « Sürrealist Uygarlık » başlıklı antoloji ve çıkartılan « Sürrealist Bülten » ile Breton ‘un mirasına ve hareketin geleneğine sıkıca bağlı yeni bir enerji merkezi oluşturulmaya çalışılır.
Yeni Durumlar Yaratmak
80’li yıllarla birlikte kürenin farklı noktalarında Paris, Prag ve Chicago’daki üç merkezi Gerçeküstücü topluluğun çizgisi dışına taşan, yeni sınır ihlallerine soyunan gruplar çıkar. 1986 yılında kurulan Stockholm Sürrealist Topluluğunun başını çektiği « yeni » gruplar Cobra’dan Situasyonist Enternasyonele hareketin içinden ya da etki alanından çıkmış avangard’ların deneyimlerini Gerçeküstücüğe katan bir çizgi oluştururlar. Bu yeni süreçle psikocoğrafya araştırmalarından deneysel müziğe, performanstan video sanatına uzayan yöntemler, hareket içerisinde yeni kanallar yaratılmasına ve zamanıun ruhuna bağlanmasına katkıda bulunur. Yeni süreçle birlikte Fransa, Çekoslovakya ve Birleşik Devletler’de yeni ve alternatif otonom Gerçeküstücü topluluklar çıkar. Londra ve Japonya(Nagoya)da Stockholm grubuna bağlı seleksiyonlar kurulur. Atina ve Madrid’teki Gerçeküstücü topluluklar politik aktivizmi temel alan bir rotaya kayarlar ve Madrid grubu işi görsel estetik formların artık üretilmemesi savunan bir noktaya çeker.
Yeni Millenyum, Yeni Enternasyonel
Amerika kıtasının keşfinin 500. Yıl dönümünde, geleneksel ve yeni dalga Gerçeküstücü topluluklar sömürgeciliğin ağır mirası ve Batı uygarlığının mahküm edilmesi temelli bir bildiri için yan yana gelirler. Ve böylece Breton’un ölümü ardından Gerçeküstücü hareketin küresel varlığının altını kalınca çizen, yeni bir atılımın startı verilir. Bu uluslararası kollektif deklarasyonlar Irak’a yapılan Amerikan saldırılarından, Sırp hükümetinin tutukladığı Sürrealist/liberter sendikacılara dek uzayan bir listeyle günümüze dek devam eder.
Portekiz Gerçektücülüğün öncüsü Mario Cesariny’in anısına Mart 2007’de düzenlenen ‘Cesariny’ye Kartpostal’ adlı sergi 21. Yüzyılın ilk uluslararası ve toplu Gerçeküstücü etkinliğini oluşturur. Dünyanın çeşitli ülkelerinden katılımlarla birlikte, oluşum halindeki Türkiye Sürrealist Hareketi de sergide yer alır. Ardından Londra Sürrealist Eylem Grubu üç adet uluslararası festival düzenler ve bunların ikisine artık S.E.T(Sürrealist Eylem Türkiye) adını almış ülkemizin Gerçeküstücü grubu da katılım sağlamıştır.
2011 yılı Mayıs ayında, Istanbul’da gerçekleşen Destruction/Yıkım 2011 sergi-etkinliklerinde ise altı ülkeden Gerçeküstücü toplulukların çalışmaları da sergilenir. Düzenlenen performans, film gösterimleri yanında ; « Yaşayan Gerçeküstücülük» başlığı altında yapılan forumda, Türkiye, İsveç ve Yunanistan’dan Gerçeküstücüler güncel önerilerini dile getirirler ve deneyimlerini paylaşırlar.
2010 yılı Ocak ayında yayınlanan Hydrolith adlı uluslararası dergi-antoloji ile yeni çağın Gerçeküstücülüğü güçlü bir sese sahip oldu. Hydrolith; yaklaşık iki yıl süren bir hazırlık aşaması sonrası, aralarında Türkiye’nin de olduğu 17 ülkeden 85 katılımcının katkısıyla gün yüzüne çıktı. Dört ülkeden altı editörün başında olduğu ilk nüsha sonrası ; şu an hazırlık aşamasında olan ve 2012 yılı içinde yayınlanacak 2. Nüsha için dünyanın bir çok farklı ülkesinden yirmi üç editörün içinde olduğu bir editoryel inisiyatif oluşturuldu. Ki bu da Breton’un ölümü ardından oluşturulan en geniş Gerçeküstücü koalisyon anlamına geliyor. Hydrolith ; California’lı otonomist Gerçeküstücü Eric Bragg’ın yayıncılığındaki Blue Oyster Press bünyesinde basılan bir yayın ve yayınevi « non-profit » bir Gerçeküstücü yayın politikası izlemektedir.
Hydrolith ; İngilizce hazırlanan ve internet üzerinden küresel olarak satışa/dolaşıma çıkmış bir yayın olarak, gelişen dünya düzeninin Gerçeküstücü hareket üzerindeki izlerini de yansıtan bir mecra olarakta kabul edilebilinir. Çünkü hala köklü Gerçeküstücü gruplar sadece kendi lisanlarında, ülkelerinde yayın yapan bir hat izliyorlar. Salamander İspanyolca, Analogan Çekçe, S.U.RR ise sadece Fransızca dilinde yayınlanıyor. Bu duruma bir istisna olarak Mayıs 2011 de yayınlanan, Türkçe-İngilizce (bazı metinler de İspanyolca ve Portekizce 3. dil de olan) özel edisyon S.E.T bülten gösterilebilir.
Gerçeküstücü Müzik- kavramı üzerine devam eden tartışma ve üretimler, Hydrolith’in ilk sayısının girişinde, geniş bir dosya halinde sunulacak önemli bir yere sahiptir. Kanada kökenli, deneysel müzik-ses-gürültü performanslarını merkeze alan Recordism grubu ve deneysel müziği yeni tip Gerçeküstücü performanslarla birleştiren Stockholm Gerçeküstücü Topluluğu 21. Yüzyıl Gerçeküstücülüğünün bu yeni başlığında ilk akla gelen mecralar. Bunun yanında Arjantin ve Montevideo’lu Gerçeküstücüleri bünyesinde toplayan Rio de la Plata Gerçeküstücü topluluğunun çalışmaları, Leeds Gerçeküstücü Grubu üyesi Garret Brown’ın kayıtları ve ülkemizde Duygusal Provokasyon başlığında yapılan performanslar bu önemli başlık içinde yer alır.
Köklü bir geleneğe sahip Gerçeküstücü sinema alanında ise Svankmajer, Jodorowsky, Arrabal gibi yaşayan usta isimlerin yanına, İngiltere’den Aniano Henrique, İspanyol Carlos Atanes ve Türkiye’den bağımsız Gerçeküstücü Tan Tolga Demirci gibi yeni kuşak isimler eklenmiştir.
S.E.T ve 21. Yüzyılın Gerçeküstücü Dili
Sonuçta 21. Yüzyıl Gerçeküstücü Hareketi yeni bir « enternasyonel » kurmak yerine, küresel bir iletişim ve dayanışma ağı kurmayı tercih etmiştir. Yaşanan postmodern durum tek ve yekpare bir Gerçeksütücülüğe mahal vermemektedir ve bunun sonucu olan daha otonomist, liberter ve çok sesli yeni bir Gerçeküstücü hayalet büyümektedir.
Türkiye Gerçeküstücü Hareketi S.E.T’te güncel, yaşayan, hayatın içinde bir Gerçeküstücülüğün savunucusudur. Bazı Avrupalı köklü Gerçeküstücü toplulukların aksine içine kapalı değil, tamamen dışarı açık ve gündelik hayata müdahale eden bir pratik hat izler ; sokağa da galeriye de kapalı değildir. Güttüğü niyet geniş çaplı bir karşıt kültür cephesini büyütmek, bağımsız sanat kanalıyla hayat ile köprüler kurmaktır. S.E.T ; geleneğin aksine kendini Troçkist, Komünist ya da Anarşist olarak tanımlamanın ötesinde Sürrealist olarak tanımlar ve bu tanımın ideoloji karşıtı doğasını provakatif bir dille savunur.
Amaçlanan ruhsal bir devrimse, politik gruplara anjage olmayı ya da toplum ile uyumu bir zaaf olarak görür. Sonuçta Sürrealist imgenin oluşturduğu engin galaksi ; reklamcılıktan tasarıma tüm gündelik hayata yayılmışken, gösterinin kullandığı silahı tersine çevirme görevi 21. Yüzyıl Gerçeküstücü hareketinindir.
Rafet Arslan
Eylül 2011/İstanbul
Fakat; Gerçeküstücülüğün henüz tam yazılmamış bir de “gayrı resmi” tarihi vardır ve bu tarihe küre çapında yaşayan gerçeküstücü toplulukların pratikleriyle her gün yeni çentikler atılmaktadır. Bu erken mezar kazıyıcıların kaçırdığı nokta, Gerçeküstücülüğün modernizm ötesinde, Batı uygarlığın temeline karşı toptan bir reddiye olmasıdır. Onu oluşturan elementlerin kökleri Breton’dan çok eskiye, söylencelere, gizli batıni cemaatlere, bilinmeyen dillere, şifrelere, korsan ütopyalarına dayandığı için ölümsüzdür; her “opus magnum” gibi zamanın altını içinde parıldamaya devam eder.
Kaldırım Taşları Altında Gerçeküstücülük
Breton’un,1966 Eylül’ündeki ölümü ardından hareketin eskilerinden ve güçlü kanaat önderlerinden Jean Schuster, artık Gerçeküstüclüğün bir hareket olarak sona ermesi gerektiğini savunan bir bildiri yayınlar. Paris Gerçeküstücü Topluluğunun 1968 ayaklanmasına katılımının başını çeken, yeni kuşaktanVincent Bounoure ise bu bildiriye çok sert bir karşı yanıt vererek, hareketin yok edilemezliğini savunur. Prag ve Chicago’daki önemli Gerçeküstücü toplulukların verdiği Bounoure’ya verdiği destek ile 80’li yıllara kadar hakim olacak, merkezi üç Gerçeküstücü topluluğun başını çektiği yeni bir süreç başlar. Yayınlanan « Sürrealist Uygarlık » başlıklı antoloji ve çıkartılan « Sürrealist Bülten » ile Breton ‘un mirasına ve hareketin geleneğine sıkıca bağlı yeni bir enerji merkezi oluşturulmaya çalışılır.
Yeni Durumlar Yaratmak
80’li yıllarla birlikte kürenin farklı noktalarında Paris, Prag ve Chicago’daki üç merkezi Gerçeküstücü topluluğun çizgisi dışına taşan, yeni sınır ihlallerine soyunan gruplar çıkar. 1986 yılında kurulan Stockholm Sürrealist Topluluğunun başını çektiği « yeni » gruplar Cobra’dan Situasyonist Enternasyonele hareketin içinden ya da etki alanından çıkmış avangard’ların deneyimlerini Gerçeküstücüğe katan bir çizgi oluştururlar. Bu yeni süreçle psikocoğrafya araştırmalarından deneysel müziğe, performanstan video sanatına uzayan yöntemler, hareket içerisinde yeni kanallar yaratılmasına ve zamanıun ruhuna bağlanmasına katkıda bulunur. Yeni süreçle birlikte Fransa, Çekoslovakya ve Birleşik Devletler’de yeni ve alternatif otonom Gerçeküstücü topluluklar çıkar. Londra ve Japonya(Nagoya)da Stockholm grubuna bağlı seleksiyonlar kurulur. Atina ve Madrid’teki Gerçeküstücü topluluklar politik aktivizmi temel alan bir rotaya kayarlar ve Madrid grubu işi görsel estetik formların artık üretilmemesi savunan bir noktaya çeker.
Yeni Millenyum, Yeni Enternasyonel
Amerika kıtasının keşfinin 500. Yıl dönümünde, geleneksel ve yeni dalga Gerçeküstücü topluluklar sömürgeciliğin ağır mirası ve Batı uygarlığının mahküm edilmesi temelli bir bildiri için yan yana gelirler. Ve böylece Breton’un ölümü ardından Gerçeküstücü hareketin küresel varlığının altını kalınca çizen, yeni bir atılımın startı verilir. Bu uluslararası kollektif deklarasyonlar Irak’a yapılan Amerikan saldırılarından, Sırp hükümetinin tutukladığı Sürrealist/liberter sendikacılara dek uzayan bir listeyle günümüze dek devam eder.
Portekiz Gerçektücülüğün öncüsü Mario Cesariny’in anısına Mart 2007’de düzenlenen ‘Cesariny’ye Kartpostal’ adlı sergi 21. Yüzyılın ilk uluslararası ve toplu Gerçeküstücü etkinliğini oluşturur. Dünyanın çeşitli ülkelerinden katılımlarla birlikte, oluşum halindeki Türkiye Sürrealist Hareketi de sergide yer alır. Ardından Londra Sürrealist Eylem Grubu üç adet uluslararası festival düzenler ve bunların ikisine artık S.E.T(Sürrealist Eylem Türkiye) adını almış ülkemizin Gerçeküstücü grubu da katılım sağlamıştır.
2011 yılı Mayıs ayında, Istanbul’da gerçekleşen Destruction/Yıkım 2011 sergi-etkinliklerinde ise altı ülkeden Gerçeküstücü toplulukların çalışmaları da sergilenir. Düzenlenen performans, film gösterimleri yanında ; « Yaşayan Gerçeküstücülük» başlığı altında yapılan forumda, Türkiye, İsveç ve Yunanistan’dan Gerçeküstücüler güncel önerilerini dile getirirler ve deneyimlerini paylaşırlar.
2010 yılı Ocak ayında yayınlanan Hydrolith adlı uluslararası dergi-antoloji ile yeni çağın Gerçeküstücülüğü güçlü bir sese sahip oldu. Hydrolith; yaklaşık iki yıl süren bir hazırlık aşaması sonrası, aralarında Türkiye’nin de olduğu 17 ülkeden 85 katılımcının katkısıyla gün yüzüne çıktı. Dört ülkeden altı editörün başında olduğu ilk nüsha sonrası ; şu an hazırlık aşamasında olan ve 2012 yılı içinde yayınlanacak 2. Nüsha için dünyanın bir çok farklı ülkesinden yirmi üç editörün içinde olduğu bir editoryel inisiyatif oluşturuldu. Ki bu da Breton’un ölümü ardından oluşturulan en geniş Gerçeküstücü koalisyon anlamına geliyor. Hydrolith ; California’lı otonomist Gerçeküstücü Eric Bragg’ın yayıncılığındaki Blue Oyster Press bünyesinde basılan bir yayın ve yayınevi « non-profit » bir Gerçeküstücü yayın politikası izlemektedir.
Hydrolith ; İngilizce hazırlanan ve internet üzerinden küresel olarak satışa/dolaşıma çıkmış bir yayın olarak, gelişen dünya düzeninin Gerçeküstücü hareket üzerindeki izlerini de yansıtan bir mecra olarakta kabul edilebilinir. Çünkü hala köklü Gerçeküstücü gruplar sadece kendi lisanlarında, ülkelerinde yayın yapan bir hat izliyorlar. Salamander İspanyolca, Analogan Çekçe, S.U.RR ise sadece Fransızca dilinde yayınlanıyor. Bu duruma bir istisna olarak Mayıs 2011 de yayınlanan, Türkçe-İngilizce (bazı metinler de İspanyolca ve Portekizce 3. dil de olan) özel edisyon S.E.T bülten gösterilebilir.
Gerçeküstücü Müzik- kavramı üzerine devam eden tartışma ve üretimler, Hydrolith’in ilk sayısının girişinde, geniş bir dosya halinde sunulacak önemli bir yere sahiptir. Kanada kökenli, deneysel müzik-ses-gürültü performanslarını merkeze alan Recordism grubu ve deneysel müziği yeni tip Gerçeküstücü performanslarla birleştiren Stockholm Gerçeküstücü Topluluğu 21. Yüzyıl Gerçeküstücülüğünün bu yeni başlığında ilk akla gelen mecralar. Bunun yanında Arjantin ve Montevideo’lu Gerçeküstücüleri bünyesinde toplayan Rio de la Plata Gerçeküstücü topluluğunun çalışmaları, Leeds Gerçeküstücü Grubu üyesi Garret Brown’ın kayıtları ve ülkemizde Duygusal Provokasyon başlığında yapılan performanslar bu önemli başlık içinde yer alır.
Köklü bir geleneğe sahip Gerçeküstücü sinema alanında ise Svankmajer, Jodorowsky, Arrabal gibi yaşayan usta isimlerin yanına, İngiltere’den Aniano Henrique, İspanyol Carlos Atanes ve Türkiye’den bağımsız Gerçeküstücü Tan Tolga Demirci gibi yeni kuşak isimler eklenmiştir.
S.E.T ve 21. Yüzyılın Gerçeküstücü Dili
Sonuçta 21. Yüzyıl Gerçeküstücü Hareketi yeni bir « enternasyonel » kurmak yerine, küresel bir iletişim ve dayanışma ağı kurmayı tercih etmiştir. Yaşanan postmodern durum tek ve yekpare bir Gerçeksütücülüğe mahal vermemektedir ve bunun sonucu olan daha otonomist, liberter ve çok sesli yeni bir Gerçeküstücü hayalet büyümektedir.
Türkiye Gerçeküstücü Hareketi S.E.T’te güncel, yaşayan, hayatın içinde bir Gerçeküstücülüğün savunucusudur. Bazı Avrupalı köklü Gerçeküstücü toplulukların aksine içine kapalı değil, tamamen dışarı açık ve gündelik hayata müdahale eden bir pratik hat izler ; sokağa da galeriye de kapalı değildir. Güttüğü niyet geniş çaplı bir karşıt kültür cephesini büyütmek, bağımsız sanat kanalıyla hayat ile köprüler kurmaktır. S.E.T ; geleneğin aksine kendini Troçkist, Komünist ya da Anarşist olarak tanımlamanın ötesinde Sürrealist olarak tanımlar ve bu tanımın ideoloji karşıtı doğasını provakatif bir dille savunur.
Amaçlanan ruhsal bir devrimse, politik gruplara anjage olmayı ya da toplum ile uyumu bir zaaf olarak görür. Sonuçta Sürrealist imgenin oluşturduğu engin galaksi ; reklamcılıktan tasarıma tüm gündelik hayata yayılmışken, gösterinin kullandığı silahı tersine çevirme görevi 21. Yüzyıl Gerçeküstücü hareketinindir.
Rafet Arslan
Eylül 2011/İstanbul
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)