RUHUN SOKAK GÜRÜLTÜSÜ DÜŞ RİTMİNDE

THE DIN OF STREET SPIRIT SOUNDS IN THE RYTHME OF DREAMS

16 Mart 2011 Çarşamba

cins İmgesi/The image of “cins"


Cins İmgesi yada Varlıkla-Hiçlik Arasında Öznenin Mutant Halleri

Cins’in yapıtının fonunda bedenler değil, genelde organlar görürüz. Dil, diş, beyin, göz... Beden algısı parçalanmıştır, bedene ait parçalardan yeni bir et doğmaktadır. Dönüşüm nesnelerinde acıya yada tuhaf bir keyif haline denk gelebilir; hatta nesne merakla yeni formunu beklemektedir.

Cins’in imgesi en basit tanımıyla naiftir. Pembe filler, sevimli bitkiler, ‘küfret’ diye bize gülümseyen dişler… Çocuk düşüncesindeki saflığa sahip olmak, karanlık anlarda bile neşeye kapıyı kapatmamak, karnaval gibi bir yaşam arzu etmek. Cins’in imgesi bir çocuk yüreğinin tüm heyecanlarını özenle selamlar.

Grafiti genelde writer’ların pratiği ile anılsa da, ülkemizde Cins’in başlattığını rahatlıkla söyleyebileceğimiz bir duvar resmi akımı olgunlaşıyor. Cins ambalaj kağıtlarına, oluklu mukavvalara resimler yapardı, ki hala yapıyor. ilk başlarda kısa bir dönem stencile ağırlık verse de, genel de whitepaste’ten stcikera tüm sokak enstrümanlarını çalan bir virtüöze dönüştü. Cins duvara yazı da yazar ama, kendine has hafif kaligrafik harfleriyle ve fazlaca süsüne kaçılmadan. Yazdığı kendi lakabı değil sokakta otomatik olarak ürettiği kavram ve sloganlardır: neşter, küfret, errorist vb… Sprey boya elinde çok fonksiyonlu bir silaha dönüşür; bazen fırça olduğu gibi, bazen de kalemdir.

Bir çok sokak sanatçısının yapıtı sokakta hemen kapatılırken, Cins’in özellikle Kadıköy-Moda hattı üzerindeki yapıtları hala sapa sağlam durmakta. Bu soru üzerine uzun uzun düşünüp, yapıtların olduğu bölgelerin psikocoğrafyaları ile ilişki kurmaya çalıştım. Vardığım sonuç çevre sakinlerinin bu tuhaf mutantlarla bir bağ kurdukları, yani en kısa yorumla bu yapıtları sevdikleriydi.

Bu tespiti biraz kurcalarsak, bir renk sihirbazı olan Cins’in işinin gökkuşağının etkisi gündeme gelebilir. Cins şehrin standart akışına müdahale etmektedir, yolda yürüyen birini köşeyi dönünce şaşırtacak resimler yapar. Sanatla hiçbir ilgisi olamayan gündelik hayatın mekanik ritmine kapılmış-kaptırılmış-kaptırmış insanların ayağına sanatı götürmektedir. Bu ilk başta biraz şokla karışık şaşkınlık yaratsa da, kısa sürede yapılan işin samimiyetinden sokaktaki adam ile bir empati bağı kurulur. Sokaktaki adam Cins’in o rengarenk mutant formları ile matrix’e karşı neşe dolu ama küfürlü bir saldırı yaptığı müstehcen bilgisini kavrar ve bunu sır gibi saklar. Sokaktaki adam bu neşeli başkaldırıyı bilinçaltında onaylar, hatta bundan haz alır. İşte bu yüzden Cins’in imgesi de ‘düzayak çivit badanalı bir kent nasıl kurulur abiler?’ sorusunun yanıtına giden yollardan biridir. Genel ahlakın-kuralların şehrin yüzüne vurduğu griliğe karşı hareket çeken Cins imgesi sivil ve liberterdir.

Rafet Arslan
*
The image of “cins” or the mutant forms of the subject between being and nothingness

“In the background of the work of “cins” what we see is not bodies but organs. Tongue, tooth, brain, eye… The perception of body is fragmented; from the body parts, new flesh comes into the world. In the transformation may encounter pain or a weird sort of joy in its object, even waits for its new form with curiosity.

The image of Cins, with its simplest definition, is naïve. Pink elephants, cute plants, smiling teeth saying, “curse!”… Having the naivety in child’s mind, not closing the doors to joy even in dark times, to wish a life like carnival. The image of Cins greets all the excitement of a child’s heart.
Although graffiti is cited as a practice of ‘writer’s, a mural movement is maturing in our country, which we can easily say was started by Cins. Cins used to paint on packaging papers and cardboards, which he still does. Although he was using mostly stencils at the beginning, he became a virtuoso in using all the instruments of streets, from white-paste to stickers. Cins also writes onto walls but with his own slightly calligraphic letter, without much ornamentation. What he writes is not his pseudonym but the notions and slogans he produces in the streets automatically; “lancet”, “curse!”, “errorist” etc… The spray can transforms to a multi-functional weapon in his hand; sometimes it is a brush, sometimes a pen.

Although the street works of many artists are covered immediately, especially in Kadıköy- Moda district, his work stays with sound health. I though about this long enough and tried to link the works with the psycho-geography of the district. The result I came to was that the inhabitants connects to these weird mutants, with the shortest interpretation they love these works.

When we examine this statement, the rainbow effect of the color magician Cins comes to the table. Cins intervenes the standard flow of the city, his painting sunrises people walking around the corner. He bring art to the people, who have no connection with art, and who is caught, snatched and carried away with the mechanical rhythm of daily life.
Although this creates a daze mixed with shock, shortly after the earnest of the work creates empathy with the guy on the street. The guy grabs the filthy information from the colorful mutants that he assaults against the matrix, cheerful but opprobriously and he keeps this as a secret. The guy approves this cheerful rebel subconsciously, even enjoys it. And because of this, Cins’ image is a way to go to the answer of the question: “How is a flat, indigo painted city be built, brothers?”. The image of Cins, who acts against the grayness that the morality and principles reflect onto the face of the city, is civil and libertarian.

13 Mart 2011 Pazar

Yıkım/Destruction 2011

Yıkım/Destruction 2011

Yıkım/Destruction 2011 is a completely independent exhibiton fused by the discussions in SET on such issues as the ecological destruction, coming of the fifth sun in the Mayan calender, the future of global capitalist hegemonia, the Third World War and prophecies of Babylon. Destruction 2011 sets off with a call for the event arised from this process of discussion by the Turkey’s first collective avant-garde initiative, S.E.T. The exhibition consists of works by 60 artists from abroad and Turkey. In accordance with the concept of the exhibition, most of these works are produced for the event or are to be exhibited for the first time. Destruction 2011 is a campaign organized horizontally through nightly performances, discussions on the concept of exhibitions, blogs, forums and film screening.


Yıkım/Destruction 2011, 2010 yaz aylarında Ülkenin ilk kolektif-avangard inisiyatifi Sürrealist Eylem Türkiye içinde ekolojik yıkım, Maya takvimindeki 5. güneşin gelişi, küresel kapitalist hegemonyanın geleceği, 3. Dünya Savaşı, Babil kehanetleri üzerine başlayan tartışma ve bu süreçten çıkan çağrı metni ile yola çıkmış, tamamen bağımsız bir sergidir. Serginin konsepti doğrultusunda, yurtiçi ve dışından yaklaşık 60 sanatçının, çok çoğunluğu direkt sergi için üretilmiş ya da ülkede ilk sergilenecek yapıtlarından oluşmaktadır. Performans geceleri, tartışma metinleri, blog, forumlar, film gösterimleri ile beslenen bir kampanya olarak yatay bir biçimde örgütlenmektedir.

Sergi künyesi/Exhibition Description


Sergi adı/Exhibition Name: Yıkım 2011/Destruction 2011
Sergi tarihi/exhibition date: 12 Mayıs/27 Mayıs 2010
Koordinatörler/Coordinators: Alper T. İnce& Rafet Arslan
Açılış/Opening: 12 Mayıs saat: 19:00/ 12 May 7pm
After Party: saat:22:00/10pm, Peyote

web pages:
http://destruction2011.com/

facebook event:
http://www.facebook.com/profile.php?id=543897977#!/event.php?eid=209400375741368


Sergi Mekanı/Exhibition Venue: Tom tom mah, Akarsu sk. no:2, Beyoğlu/İstanbul, Türkiye
(İndigo karşısı/opposite İndigo)


Yan Etkinlikler/Supplementary Activities:
-Gösterim/Film-Video Screening: Yıkım Kadrajları-Destruction Frames/Yeşilçam Sineması (14 Mayıs 2011)
-Forum: Uluslararası Yaşayan Gerçeküstücülük Paneli – International Panel on Living Surrealism/ Depo (14 Mayıs 2011)
-Forum:Yıkım Tartışılıyor- Destruction is being discussed/ Depo (21 Mayıs 2011)
perfomances, street actions…




Contributors/ Katılımcılar

Ali Mete Sancaktaroğlu
Alt Komşu
Athens Sürrealist Group
Basako
Bora Şimşek
Bounty Kill Art Group
Burçak Konukman
Bülent Demirağ
Carlos Martins
Carmen Sober
Ceren Fındık
Eric Bragg
Erman Akçay
Fulya Çetin
Gaye Su Akyol
Grupo Surrealista del rio de la Plata
Hakan Gürsoytrak
Hakan Orman
Horasan
Hüseyin uğur
İrfan Önürmen
Marina Grzinic& Aina Smid
Martin Sastre
Mert Ülkümen
Merve Morkoç
Murat Germen
Rad
Oy Dağlar
Özgür Çimen
Şakir Özüdoğru
Sarah Marple
Sedat Türkantoz
Serra Behar
SLAG
Stockholm Sürrealist Group
Sürrealist Eylem Türkiye (OnstOn, cins, Alper T. İnce, Rafet Arslan, Yaprak Gözeker, zozan gemilerördü, Fantom)
Tayfun Serttaş
Tolga Tüzün
Volkan Kaplan& A.Erdem Şentürk
Wide
Yeşim Şahin

Catalouge Writers/Katalog Yazarları
Elmas Deniz
Emre Zeytinoğlu
Fırat Arapoğlu
Rafet Arslan
Mattias Forshage

11 Mart 2011 Cuma

Ateşin Düştüğü Yer/Where Fire Has Struck


S.E.T/Şebeke ekibinin gönülden desteklediği bu projede bir çok dostumuz yanında cins, Rafet Arslan ve RAD'da yer aldı.

*
Ateşin Düştüğü Yer
Türkiye İnsan Hakları Vakfı 20. Yıl Sergisi

Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın 20. kuruluş yıldönümü dolayısıyla ve ‘Sürmekte Olan Toplumsal Travmayla Baş Etme Projesi’ kapsamında Depo’da geniş katılımlı bir etkinlikler dizisi düzenleniyor.

...Ateşin Düştüğü Yer, insan hakları ihlalleri konusunda toplumsal belleği canlı tutmayı ve hakikatle yüzleşme sürecine katkıda bulunmayı amaçlıyor.

Gönüllülük esasında düzenlenen bu etkinlikler dizisi kapsamında bir sergi yer alacak, konu etrafında seminerler düzenlenecek, belgesel film gösterimi gerçekleştirilecek ve bir katalog yayınlanacak.

9 Mart 2011’de saat 18.30’da açılacak sergi, 10 Mart-22 Nisan 2011 tarihleri arasında izlenebilir.


http://tihv.org.tr/index.php?turkce

*
In this project which S.E.T/Şebeke supported with heart and works, cins, Rafet Arslan and RAD have taken part together with many of our friends.


Where Fire Has Struck
An Exhibition on the 20th Anniversary of the Human
Rights Foundation of Turkey

Where Fire Has Struck is a series of events organized on the occasion of the 20th anniversary of the Human Rights Foundation of Turkey and as part of the Project ‘Dealing With Continuing Social Trauma.’
The events have been organized with the purpose of raising awareness regarding human rights violations in social memory and contributing to the process of confronting the truth. The series of events, realized on a voluntary basis, includes an exhibition, several seminars, a documentary film program and the publication of a catalogue. The exhibition opens on 9
March 2011 at 6.30 pm, and may be visited from 10 March to 22 April.

10 Mart 2011 Perşembe

Görünümler: İzmir "ön ykım gecesi"/ Scenes: İzmir "pre-destruction night"






Hayalbaz/İzmir
27 Şubat/February 2011

7 Mart 2011 Pazartesi

S.E.T Kelebekleri 8 /Papillons of S.E.T. 8


Join the power of drunkenness with revolution